Bab-ı Eşkal
yumurtalar rüyasız kabuklardır
eğer ki içlerinden geçmişlerse kanatlar
kuş uçumu baktıklarımızdır dokunulmayanlar...
evet yarın
mutlaka yarın
bu günün manzarasını istemiyorum ben
yarının renklerini çok merak ediyorum
başka bir şeyler var sanki
mesela sevgilinin yanağındaki gamzeler
bir tebessümün şekilleri değilseler
rötuşların son kapılarıysa gelgitler
aramıza aldığımız nesneler
kimin kimseleridir öyleyse
soluğumuzu budayan sokaklar
yürüyen köprüler
şu it dalaşı solumalar
yüzümüze sildiğimiz sabahlar
neyin nesidir akrebin kendi iğnesinin tadı
dönmeyen İsa
aldanan adem
kollanan Havva
hepi topu bir meyveye yenilmişiz de
sonlarımıza öykünüyorlar çürümelerimiz bile...
baksana yine dört dönüyorum
kafası sapanla vurulmuş horozlar gibi
dönerek keskinleştiriyorum
bıçakların gelişlerini...