Bağrı Yanık Türkülere Hikaye Olmamalıydık Seninle
Bağrı yanık türkülere hikaye olmamalıydık seninle.
Vuslat olmalıydı senin adın.
Bahar olmalıydı.
Şimdi hangi gözü kara kopardı seni benden.
Bir yudum su istedin de denizleri vermedim mi ?
Sermedim mi yoluna ömrümü ?
Söylesene be !
Gözlerinin kömüründe ömrümü kararttığım...
Sen gönlümün mevsiminde kış olmayı seçerken,
Ben bahar olup açmadım mı yüreğine?
Anladım !
Anladım faydası yok hasret dolu sözcükleri boğazımda dizmenin.
Buram buram yokluğunun kokusuyla ömrümü tüketmenin.
Ve anlamı yok artık ilmek ilmek işlemenin, yüreğime her bir zerreni.
Ne yani ?
Ayrı çatı altında başka bir tene mi sinecek kokun...
Her sabah yokluğunla mı açacağım gözlerimi sensiz geçen kahrolası günlere...
Ellerim boş mu kalacak her uzattığımda...
E peki ben !
Ben nasıl dayanacağım yüreğinden sürgün edilip,
Yokluğunun zindanlarında müebbet olmaya.
Ölüm bile gelmez ki sensizken canımı almaya.
Boşuna yorulma gönül, boşuna aldanma.
Bu saraylar, bu hanlar boşuna.
Yar olmayacak o gönül tahtına.
Şafak sızılarıyla düğümlenen bir düş kırıntısı boğazımızdaki yangınlı vurgunların kekremsi dalgalarında bir ömür kapanı sürülür gözlerimize, karanlık bir deltanın omuz üçgeninde. Kımıltılı bir geçmiş içlenir içimizde, rüzgar lahiti zorlar, aşkın sürgün davaları sorgumuzun çöl fırtınalarıyla denizlere ölümsüzlüğü sürükler... Zevkle okudum. Yüreğine sağlık.
E peki ben ! Ben nasıl dayanacağım yüreğinden sürgün edilip, Yokluğunun zindanlarında müebbet olmaya. Ölüm bile gelmez ki sensizken canımı almaya.
Boşuna yorulma gönül, boşuna aldanma. Bu saraylar, bu hanlar boşuna. Yar olmayacak o gönül tahtına.
birine haddinden fazla değer verirsen sevginin anlamı kalmıyor demek ki. en güzeli o tahrı hep boş bırakmak sanki.
sorgulayıcı bir şiir hüzünlü bir finaldi.
ilhamın bol olsun kübram...