Bankta Yaşlanan Aşk

Yorgunluğumun kaçıncı mevsimidir, yalnızlığımı selamlıyorum.
Kaç bahardır kar yağıyor sıcak duygularıma, bilmiyorum
Hangi kaldırım taşları daha soğuktu sokaklarında, hatırlamıyorum
Kaç lambanın altında el açmıştım damlalarına yağmurun, düşünemiyorum

Boş bir banka ihtiyar oturup üstüne, yalnız olmak.
Sonbahar yapraklarını çatırdatmak, üzerine basarak.
Dumanında reset atmak için kalbine, cigara sarmak.
Emekli yapraklar düşerken, bahar zamanlara dalmak.

Hergecesine iki paket sigara onlarca kahvenin galip gelmesini
Tereyağına rötuş yapan bir dilim ekmek ve çayla gece kahvaltısını
Bağdaş kurulup sesli düşüncelerin tiyatrosunda delilik denemesini,
Nasıl bir yıkılmışlıktır bilirmisin.

Esir edilmiş ruhun duvara fırlattığı televizyon kumandasını,
Dilimin sevda labirentinde seni ararken allahım diye inlemesini,
Kriz kıvamında bir zamanın içli içli uzun hava çektirmesini,
Nasıl bir acıdır anlayabilirmisin.

Çatırdayan yapraklarda sevda ayakkabısının hayat numarasını,
Yakaları kalkık siyah paltonun içinde beyaz duygulara gözyaşını,
Siyah bereye saklanmış beyaz saçların kara düşünü,
Eldiven içinde ölüm uykusuna yatan parmakların sancısını,
Nasıl bir yalnızlıktır görebilirmisin.

Tükenmişliğin şamdanı altında kaç kalem kırdım bilemezsin.
Sancılarımdan yaptığım gemileri nerelerde batırdım göremezsin
Şakağına iz yapan sol elimin sağına olan isyanını anlayamazsın.
Ağlayan kalemin terleyen parmaklarımdan kaymasını hissedemezsin.

Merdivenlerinde salıncaklar kurulmuş iniş çıkışlarım,
Örümcek ağında çırpınan, kolları bağlı duygularım var benim
Sana sebeb uyku için ettiğim tembelliklerle dolu gecelerim,
Mürekkep sıçramış, senlerim dolu lekeli sayfalarım var benim.

Yapraklarından başlıklar atardım, teni gül kokan senli hikayelerime.
Provalarım olurdu buluşma zamanları öncesi, beklendiğin yerlerde.
Dakikalarım bayrağını beklerdi saniyelerden, sana kavuşturmak için.
Kalbim nazire yapardı beynimin gelgitlerine hızlı çarparak.

Anlamak için beni anlatmak içinse seni, simitleri rüşvet vermiştim martılara.
Güneşi üzerime doğarken sabahın, adını yazmıştım kalkan ilk vapurlara.
Sevdamızın mutemeti olmuş, hesabını tutmuştum şose taşlarda
Parmaklarıma pansuman yapmıştım, duvardaki isyan yumruklarıma.

Bronşları kapanmış bir aşkın hazin ameliyatıymış yaşadıklarım.
Kanser duygularımın hekimlerden medet aramasıymış gördüklerim.
Göremediğim madalyon kalbe ruh vermekmiş ressamlık günlerim.
Uykudan uyandırmaya çalışanlara sırt çevirdiğim zamanlarmış küsmelerim.

Yemeklerim daha bir tuzlu, miras bıraktığın ön yargılarından,
Tabutta atıyor kalbim, duyarsız tokatlarından.
Zehir sertliğindeki diline sustuğumdan beri, kalbimle konuşuyorum,
Ruhumun feneri ile dolaşıyorum, geceye olan arkadaşlığından.

Sende haklısın be kalpsizim nerden bilicektin sevdanın bendeki ağırlığını.
Nerden bilicektin bu banka oturmanın bedelini yirmi yılla ödeyeceğimi.
Nasıl görecektin sevgimizin gemisinde kaptan olup sonra tek başıma kalacağımı.
Nasıl hissedecektin mürekkebime gözyaşlarımın ne denli katık olduğunu.

Bir yığın öğretmenim olmuştu bu hayatta en zor dersin öğretmenide sen oldun
Bankta oturan bu adamın gönül karnesine en katmerli notuda yine sen verdin.
Üzerine bastığım Emekli yaprakların sesinden bestelerim,
Verdiklerinden bir türküm var artık peşimden geleceklere durun diyen.

Seni sende bırakmak adına senden bana kalan türkü kadar,
Onlarca yılıma maal olsanda, artık tellerinde ne özlenen ne de hasret duyulansın.
Senden olanların dolduramağı, dibi delik yarım bir çuval,
Benim olmadığım kalabalıklarda yalnızlığın adımlarını atan bir pişmanlıksın

Bir dönem sevda çiçeği kokan, kokusunu vefasızlığa terkeden kadınım,
Gönül tahtına oturtulan, oturduğu yerden kelleler uçuran vicdansız kadınım,
Onüç gülün arasından yürütülen, kokusundan feyz alamayan kadınım,
Vakit yeni besteler yapma vaktidir; ben sıramı savdım kadınım.

Kalkıyorum kazılı baş harflerimizden,
Çarpı atıyorum isimlerimize, görüp ağlamak ağladıkça üzülmek sırası senindir.
Çuvalım vardı senden biriktirdiklerimle dolu, attım dipsiz bir kuyuya,
İnip çıkarmak sırası senindir.

Bu bankta yirmi yıl bize bekçilik etmiştim şimdi sıra senindir kadınım.
Zaman şimdi tabutta kalbime ninni söyleme zamanıdır,
Artık ağıtlar yakma sırası senindir kadınım..




04 / 11 / 2009

30 Kasım 2009 196 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (4)
  • 15 yıl önce

    Bankta yaşlanan aşk gibi, sayfada da yaşlanacak çok güzel bir şiir. Güzel de seslendirilmiş. Yürekten kutluyorum.

  • 15 yıl önce

    Dingin bir anlatım ve nefis imgeler çok güzeldi kutlarım şair...👍👍👍👍

    Ayrıca fon şeçiminiz içinde ayrıca tebrikler...👍

  • 15 yıl önce

    Seni sende bırakmak adına senden bana kalan türkü kadar, Onlarca yılıma maal olsanda, artık tellerinde ne özlenen ne de hasret duyulansın. Senden olanların dolduramağı, dibi delik yarım bir çuval, Benim olmadığım kalabalıklarda yalnızlığın adımlarını atan bir pişmanlıksın

    👍👍👍Çok güzeldi.....enteresan....Daha da gü zellerini bekliyoruz...kalbinizin vuruşu,kaleminizin sesi hiç durmasın...Zulanızda kimbilir neler var...Elbette zaman gösterecek..nbaşarılar diliyorum...

  • 15 yıl önce

    sizler gibi harika şairleri tanımak benim için onur verici

    yüreğine kalemine sesine sağlık harikaydı