Başka Masanın Kadınlarına

Başka Masanın Kadınlarına






sürekli birileri ölüyor etrafımızda

sürekli bir yalnızlık coğrafyasına doğru yürüyoruz

renklerimiz çalınıyor misal

bu gökyüzü bu güneş bu ay

eski güzelliğinde değil toprak

üstelik nurunu yitirmiş cevher

bir sırrı daha açık etmenin telaşında gün

usul usul ölüyor tepelerden


göğsüne bastırma beni kokunla sev sakla

gittikçe eskiyen bir yol olarak görme

daralıyorum bunalıyorum çıldırıyorum sustuğunda

geçip gidiyor ömrüm birileri siliyor tüm yazdıklarımı

narin ve zarif görünüyor ufuk isteksizlere

oysa Kaf dağının ardını patlatıyorum

kulaklarına tek tek her cümlemi çaktığımda

ikimiz için bir ölmelik hayat yaşıyorum


kırk harami deresinden kırk ölüyle

kırk dağın ardından üstelik kırkının da

ardından dolanıp aklından geçiyorum beni düşünme

bir dağ var önümde gitmişlerden esrik kömürümsü

yanık kokuyor bu kainat üstelik ağır lanet

hani bırak düşünmeyi hatırlasam o an

dağılıverecekmiş gibiyim dağa taşa

sesinden kopan fırtınalar tanıyorum aklımda


şu çınarlar kadar mağrur şu su

duygulu sanki gökyüzü sevdalısı kim varsa

akıllarından çıkıverecek yedi düvel ejderhalarına

sevdalanmış gibi korkuyla bakıyorlardı

tutmasam aşkın tükürüvereceklerdi suratına amma

böyle adamlık olmaz böyle kadınlık

sen artık beyaz değilsin sevgilim

kirli bir eli tuttun çünkü beni unuttun

.

.

06 Mart 2019 263 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar