Başkalaşmak
anlaşılmak istiyorum
anlamaya gerek duymadan
sevmek istiyorum
sevilmeyecek olsam bile
anlayarak sevilmek istesem
anlaşılamıyorum
anlamsızlaşıyor sevdiklerim
anlamıyorum
yaşamak istiyorum
ölümü düşünmeden
ölmek istiyorum
yaşamı tüketmeden
tükeniyorum yaşamadan
yaşayamıyorum
bilmek istiyorum
neden varım
varlığımla ne kadarım
bilmek yetmiyor
bilinçsizce bilimle
biliniyorum
sormak istiyorum
neden nasıl niçin
soramadan
sorgulamaya alınıyorum
soruyorlar
susuyorum
doğru söylesem
inanmıyor kurnazlar
yalan söylüyorum
inanıyorlar saflar
yalanlarıma kanıyorum
yalancılaşıyorum
maskeleyorum saklı gizlilerimi
düşman saydıklarıma
açıyorum yüreğimi dostuma
kapatıyor gözlerini
maskeleniyorum
yakın olamadım kendime
ne de başkasına uzak
kendime tuzak kuruyorum
başkalaşıyorum
bambaşka...
bambaşka bir gezegenden gelmişcesine
bir başkayım ki sorma gitsin
dedi
kepçe kulaklı
kanguru faresi
bakınca insanlar dünyasının
kirli haline
yürüdü başkaldıranların
başlarını öne eğmeden
yürüyüş kollarında
yere düşenlerin üzerine basıp yücelmeden
ezilenlerin sırtına binip uçmadan
lanetlilerin derilerini kürklemeden
açlıkla terbiye etti gururunu
yenilmişliğine gocunmadan
yangın nefesli
serdengeçtilerle
aynı kulvarı adımladı
aynılaşmadı yolsuzlarla
çulsuzlarla paylaştı lokmasını
lokmalaşmadı
lokman hekimleşti umuda
umutsuzlaşmadı
umutlu
milyonla düşü taktı peşine
uçtu
kanatsız gökyüzüne
kutuplaştı
güneye dönen yüzlere
Bu öyküsel düttürü, umudu düşlerle dölleyenlere adaklanmıştır.