Başlara Bela Başlar
...Karanlıktaki renkler, aydınlık günü bekler...
Dün efendi bildiğim, bu günlerde maskara,
Sahnedeki beyaz yüz, kulislerde kapkara.
Gündemde kalmak için inanılmaz rezalet,
Adam diye sarıldık yontulmadık taşlara.
Hüneri aldatmaca, söylemle eylem farklı,
Gösterişi pek sever, aktörlüğe meraklı.
Yalakalık içinde, birkaç sahte nezaket,
Kırk tilki var beyninde, cinler içinde saklı.
Palavralar atmaya meydan öyle geniş ki,
Alkışlanan sözleri; dedim, dedi, demiş ki.
İftiracı mantıkla, yalan yanlış rivayet,
Mazisine ters düşer, iç içine çelişki.
Ele telkin verirler, kendileri uymazlar,
Deveyi amuduyla yutar ama doymazlar.
Kokteyl, balo, parti, her gün türlü ziyafet;
Açlıktan sürünenin feryadını duymazlar.
Efendiden köleye, hiyerarşik buyruklar,
Gayet muntazam örter malûm yeri kuyruklar.
Vicdanları özürlü, kataraktlı feraset,
Aptala cennet olmuş, cehennemî ufuklar.
Duygu kemirgenleri sağlamdırlar çeneye,
Alın terine düşman, asalaktır emeğe.
Vitrinleri büyülü, mutfakları necaset,
Mideleri iştahlı, böyle iğrenç yemeğe.
Kulak yırtan şamata, ışık saçan neonlar,
Rengârenk şişirilmiş kendi gibi balonlar.
Felaket tellalının işi bundan ibaret,
Roma mızı yakanlar bu serseri Nöron'lar.
Her türlü haksız kazanç, liyakatsiz kredi,
Öz kaynağın üstüne haramîler türedi.
Kaba kuvvet, zorbalık, bu ne hazin cesaret,
Düzenbazlar hileyle, yol koymadı denedi.
Pişkinliğine bakın, çiğlikte kalanların,
Şöhretiyle şımarır ustaca yalanların.
Kaza geliyor işte, akıbeti felâket,
Başlarını yemez mi, kaygısız adamların.
Birileri keyfince tetiğe dokunuyor,
Kanla yazılan yazı, kanlıca okunuyor.
Üç günlük saltanata âlet olmuş siyaset,
Dev gölgeli cüceler orada oturuyor.
İçerde dost belirsiz, dış düşmanlar bellidir,
Hainler ithal değil, tamamı da yerlidir.
Milletime revamı? Özgürlükçü! esaret,
Halkımızın birçoğu, hüzünlü kederlidir.
İblisler kapısını cinlere aralıyor,
Şer güçlerin kılıcı, masumu yaralıyor.
Soysuz başların tacı, sindirilmiş asalet,
En kutsal değerlere talepler daralıyor.
Aklın yolu madem bir, neden bunca yolsuzluk,
Neden bitmiyor terör? kan akar oluk oluk.
Nedir bu sevgisizlik? Neden bunca adavet?
Nefesinizle kirli, aldığımız her soluk.
Bir türlü dinmek bilmez, ekonomik fırtına,
Gelen giden vuruyor abalının sırtına.
Bu kâbusu yöneten, bilmem hangi hayalet?
Çatlayıp patlayası, can evinden yırtına.
Hırsızların elinde ölçülerle, tartılar.
Onların keyfincedir, eksilerle artılar.
Başlara belâ başlar, baş olursa nihayet,
Başımıza çökecek baş belası çatılar.
Kirli emeller için, insanlık uyutulmuş,
Sevgi, saygı merhamet, anlamı unutulmuş.
Öz benliği katletmek, bağışlanmaz cinayet,
Gaye olan varlığın, dalları kurutulmuş.
Karamsarlık değil bu, gerçeğin ta kendisi.
Ne yazık ki hayaldir, iyimserlerin sesi.
Aksini ispat etmek, belki de bir kehanet,
Eyvah ne hâle düştü milletin efendisi.
İnsan gibi bakalım, adam gibi görelim.
Haklıların hakkını, gelin halka verelim.
Bu gün, yarın, öbür gün, istiyorsak selâmet,
En samimi hislerle sevelim, sevilelim.
Umarım ki şer güçler hayır-la boyanırlar,
Hakikat rüzgârına sabırla dayanırlar,
O yüce Rabbimizden diliyorum hidayet,
Gaflet, dalaletten, zulmetten uyanırlar.
Bir yüzümüz aydınlık, diğer yanı karanlık,
Makam, mevki saltanat, ömür bile bir anlık.
Bu dünyada ne varsa, bize birer emanet,
Her şey gelip geçici, baki olan insanlık.
11.11.2000
şiirin boynuna inciler yakışır...