Bazen
bazen
tutuşturursun heceleri bir kibrit çöpü sıcaklığında
şizofren gülmeler gömer gamzelerini
vurgun küllere savurunca şiirin öksüzlüğünü
mutedil kavgalar düşer
kağıt ile kalem arasına
suçlusundur
katlettiğin her kelime şafağa asar uykularını
iflahını yoran yalnızlığın sıkışır yatak ile yorgan arasına
değirmen taşı misali ezer geceni
un ufak kalır yıldızın
ayrılmaz avuçların apış arandan
kasık yangınları başlar
ayırsan ellerini
üşürsün
üşüyorum
tırnaklarımda naif morluklar
dua gibi korkuyor nefesim tavan arası gölgelerinden
kabul görmez avuçlarım üşenirken dilenmeye
tanrı'yı beklemek nafile
dudağımda ezbersiz ilahi ile
şimdi yeniden yaz küstürdüğün harfleri
yaban solukları
demir namluya sürüp
ki
boğuk bir intihar sesidir
artık her kafiye ...
"bazen tutuşturursun heceleri bir kibrit çöpü sıcaklığında şizofren gülmeler gömer gamzelerini"
Böylesi dizelerle şiire giriş yapıldığında şiirin içinde kaybolmaya hazır hale geliyoruz👍
Kutlarım Tarık...
😎