Bekle Döneceğim Dedin
Yangın yeri,
Kül kokar oldu ömrümün
Umudun yolcusuyum labirent sokaklarında
Bu şehrin,
Gecenin,
Makbul bir ecenin kümülüs bakışlarında
Bin dokuz yüz seksen dört sonbaharında
Günlerden Pazar
Ben daha onüçünde
Azar, azar
Yokluğuna gömülecektim...
Gömüldüm,
Gömüldüm, gömülmekteyim daha...
Kopardığın yerdeyim gözlerini benden...
Sene iki bin on
Sen hala yoksun
Bu nereye kadar sürecek böyle
Nerede başlayacak seninle nerede bitecek zaman
İçimize akan yaşam
Öyle bir keman sesi
İnceliğinde
Meşalesi içimizi ısıtan...
Işığı kara bahtıma örtünen kara geceyi silen... Sen
Yoksun hala...
Bu şehir, bu şehir bir uçurum... Olmaktan çıkmalı
Seni bulmalı bir yaz yonca çiçeği edasıyla da olsa
Bir nefes solumalıyım
Kanatlarımda boşluğun
Afakî senin yokluğun olmamalı
Senin dışında akan, ben sefil keşiş,
Aradığım tek şey için zamanın rahmine inebilmeliyim...
Her uğrak yerinde bıraktığın sen bu şehirdesin
Uğultuda kaybolan bakir sessizlik içindesin
Seni hep aradım, aradım, aradım...
Vitrinlerin bakışlara yansıyan camlarında, seni içine alan
Saydam tutsaklığın öteki tarafında
Adımlarken kadranında zamanın
Her uğrakta her iki tarafta
Senden kalan bir parça aradım
Aradığımı sende biliyordun
Bu şehrin, ayrıldığın her yerinde
Kendinden bir parça bırakıyordun
Yankısı sesinin, asılı kalmış
Otobüs duraklarında... Gözünün iliştiği bir dilenci pabucunda
Bir mecmua bu şehir sende
Geride bıraktığın her yerdesin...
Vardığım tüm yerlerde sen çoktan gitmişsin...
Bekle döneceğim dedin
Ve bir daha dönmedin...