Bekleyiş
Gecenin üçü, ölümün sessiz esintisi,
Ay yükselir karanlık semada,
Bir yüzü hep Arz'a dönük,
Aydınlık, ışıl ışıl bakıyor.
Öteki yüzü karanlık, arkası dönük.
Bakmaz, asla göstermez kendini,
Uzaklara dalıp, seni düşünürüm,
Görürüm işte o an, semadaki Dolunay'ı.
Sana benzetirim, seni görürüm orada,
Ben karanlık taraftaymışcasına,
Fark edilmeyip görülmeyen biri gibi,
Benden ayrı olanlar ise,
Arz misali sana görünen, seni gören.
Hasretlik çekmeyip, senden faydalanıp, ışığınla aydınlananlar.
Ben ise zifiri gecelerde kalıp,
Bir ömür bile geçse usul usul bekleyenim.
Haberin var mı, yok mu asla bilmem.
Çünkü hiçbir zaman çevirmezsin ki yüzünü bana karşı.
Ben ölümü, sevdayı, suyu, ateşi bekleyenler gibi,
Sessiz bir köşede oturur beklerim.
Karanlık çökse de üzerime.
Görmese de gözlerim ne Güneş'i ne seni,
Yine de isyan etmem.
Figan edip feryatlara düşmem.
İçimde umudun bir tutam yaprağı yeşerir her daim.
Belki diye başlar cümlelerim,
Belki dönersin, bakarsın bana diye,
Umutla dolar; yüreğim, gözlerim, ruhum.
Ama sen asla dönmeyeceksin,
Gelmeyeceksin, bakmayacaksın bana bilirim.
Lakin yine de bekler dururum seni.
Değil bin yıl, yüz binlerce yıl geçsede.
Hiç usanmadan, bıkmadan, kıpırdamadan.
Sessiz sessiz akıtırım gözyaşlarımı.
Akan damlalar belki nehir olurda.
Bir kayığa binip gelirsin diye bekliyorum seni.