Ben Annemi Hep Yalnızlık Bilirdim
Bana gelmeselerdi o nefesi tıknaz adamlar
Kokona eksik rujlu kadınlar/
Çömez bir gövdenin altında
Gülümserdi gözlerim…
Ben anamı hep geç gelen bilirdim
Kanaviçe işli yastığının altında
Ellerini gördüm/
El işinden küçülmüş
Çırpı bacaklarını…
Yarım yamalak
Türkçesiyle öperdi
Beni nasır tutmuş dudakları
Kurumuş bakir bir ormanda
Kalsa da Nigâr’ım…
O zeytin gözlerinde ilişirdi gecem
Gecesine/
Yalnızlık iki ekmek arası
Yüzümde ergen sivilceler
Başımda kavak yelleri
Eser boranlarda başım
Gelgite karışan aklım
Yine bu kalp/
Yine aşkım…
Ben annemi hep ketum bilirdim
Kedi mırıldanmaları
Martı gülüşleri
Bu kadar hengâmeye rağmen
Ben annemi hep yalnız liman bilirdim
Sır gülümsemeleri ardından…