Ben Aşkı Yüreğimle Öptüğümde
sessizliğin inceliğinde
gökyüzü ağırlığınca çekilen
testi yankısı orman..
uçurum ıslığında mihnet
nice dertle kumunu muma
karan..
çadırlaşır dünyanın ipleri
balçık gözlü şehrin daralan kulağına
-duymuyorum sesimi-
buğulu rüzgarın gövdesiyle büyüyen
yeryüzü kadar üşüyor ellerim
savrulunca duvarları/
dünle buğün arası ağacı..
yalnızlığın asasında güneş
kıyamet yurd
sustum artık
ben.
Oysa,
küçük göl sandığınca
düş sonsuzluğuna asılı
oymalı aynalar,halılar
ve dahi kuşlar
yokluğa eğdiğinde başını
tanıyorken varlığı
aynıydı hepimizin öyküsü
yorgun suları
ölümü..
-içimizdeki sılada üşümesin çocuklar-
göçlenen küllerin
susturulmuş ışıkları saray hüznü
nal sesiyle inlettiğinde yağmuru
heybesi sırtında çiçekler
ceylan sessizliğiyle yatan
üşümesin aşklar..
yoksa
her yalnızlık sonrasına
yıkılır kuşlar
ölür şehir
nimeti bilinen
her sıcak elin evi
narlı bir sokağa boynunu uzatsın
ben aşkı yüreğimle öptüğümde
...