Ben Böyle Oluyorum Sevmek İsteyince
Ne bileyim işte
Milattan sonraki günlerden biriydi
Dört duvar dört duvardı yine
Ne buzda donuyordum
Ne yanıyordum ateşte
Daralmış dünyamda el kadar bir pencere
Nar ekşisiydi içim, biberiye
Dövme yaptırmıştım yalnızlığıma
Şifa niyetine
Kapı ziline de yazmıştım
Evde de yokum
Sakın çalmayın diye
Dünü alıp koluma,
Kol geziyordum birlikte
Ne söylesem yalan
Soyunmuş ağaçlar vardı
Süt dökmüş kediler
Eğri büğrü bir deniz
Ve falan, filan
Yapayalnızdı kaşla göz aram
Merhabalarım da yorgundu hallice
Birkaç el sıkıyordum o aralar
Yarısı benimdi dünyamın
Diğer yarısını arıyordum sadece
Boş kovanlarıma bal yapsın diye arılar
Sonra o çıktı karşıma
Senli benli değildik pek aslında
Göz ucuyla bakıyordum
Sesi değdiğinde sesime
Dili ballıydı, gülüşü akide şekeri
Rengarenkti nefesi
Yeşildi, çingene pembesi, yavru ağzı
Çok derinde bir sığdı
Bakışı Leyla mirası
Güzelimdi elleri, parmakları ipince
Bir sandallık yer açtım iç denizimde
Açılır mı acaba diye yeterince
Teneke kutular da bağladım geceye
Gidemesin diye sessizce
Gelse diye düşündü kabuğum
Ege’ deki bir köye
Bilse kaç ömür biriktiririz
Ben hey be alsam yanıma
O orta boy valiz
İçlik alsam ikimize de
O’na fistan ,askılı tura
Bürümcük has ipekten
Üç etek, su taşıyla çevrili hediye
Tek taşı var mıdır bilmem
Eskiden kalma
Yüzük alsam beş taşlı
Beni el üstünde tutsun diye
Düşüm yine telaşlı
Ben hep böyle oluyorum sevmek isteyince
Ne bileyim işte
suadiyearalıkikibinyirmiüç
Demir Mutlugil