Ben Islık Çalınca

Taşla toprak arası kabrimin
Islıkları doğranır bu şehirde
Öyle ıssız şarkılarda çalmaz
En ağırından bir matemin
Tutununca yakasına
Bu şehir seni
Ölmek istesende bırakmaz

Mustafa;
Bu şehrin
Denizleri kudurur her akşam
Gören göz görmez olur
Yanı başında ölen insanlığını
Satarsın kahpe bir hınca
Denizin ranasına kapılıp
Her şeyini unutunca
Yanı başında uçurum
Ve esas duruşta
Birkaç şişe bira

En seri katilin
Yahut en ağır şairin
Ellerinde şekillenir yüreğin
Çığlıklarını kimse duymaz
Aklında bir cin telaşı
Fikirlerse gaybı kurcalayan
Bin bir çeşit anahtar
Ya peki
O kapının ardında ne var?

Yüzü görünür sana
En çirkef haliyle sevdanın
En savunmasız anında
Yakalar uykularında şeytan
Bir deli borana tutulur aklın
O hatıra
Bu anı
Şurada durduk
Burada gezdik
Şu saatte
Birbirimizi terk ettik!..

Bu şehrin
İnsanlarıda bir garip
Kime anlatsan derdini
Sakız olur
Gureba dedikodularla
Bari sen dinle Mustafa!..
Yosun tutan taşına bulaştı
Gözyaşlarım,
Ne olur kusuruma bakma!..

Ne vakittir inemez oldum
O mavinin kum kıyısına
Ne vakit gitsem yanı başına
Dedim ya
Denizler kudurur her akşam
Gören göz görmez olur
Yanı başımda ölen insanlığımı
Sattım kahpe bir hınca
Artık,
Artık ben özgürüm Mustafa!..

06 Şubat 2010 168 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar