Bende Senin Adın Yok ki
Yokluğunu yudumluyorum eğreti kadehlerden
Dilimde kelimeler parke taşlarına sızıyor
Ne sen biliyorsun beni
Ne kaldırımlarda adımlarım yazıyor
Bende senin adın yok ki
Bende,gözlerimle ırgalanan tedirgin bakışların var
Ve bir de çözümsüz siyahın
Sevdanın tualin de oynaşan her tonuna dokunurum da
Bir tek sana değdiremem hecelerimi
Cebelleştiğim yamaçlara dökemem içimi doyasıya
Belki de suskunluğum ondandır
Sen sadece dağ diye gözlersin
Ben ketumluğunu severim ölesiye bilmezsin
Ne sen anlatırsın
Ne ben sırtını sıvazlarım nefesinin
Of...
Bende senin adın olmadı
Benliğimi didikleyen bir karmaşaya hapsedersin belirsizliğini
Tel tel üşütür vurdumduymazlığın
Bir flu silüet belirir göz bebeklerimden
Yokluğun dökülür çisil çisil
Sus konuşma !
Üstü örtülü tebessümler dökülmesin sandukasından
Ben titrek ateşlerde erir
Ben söylenmemiş sözlerde ürperir
Ben korkarım işte
Korkağım
Gem vurma kavgalarıma
İçimde pusatlanır incinmiş duygularım
Yüreksiz pusulara düşer puslu düşlerim
Somurtarak helalleşir en kıvrak gülüşlerim
Söyleyemem ki
Ne seni
Ne senli hayalleri omuzlayışımı
Allanan yanaklarımda sıkılgan bir kızıllık
Utanıyorum barikatlar da ismini vermeye
Göğüs cebimde yarım yamalak alfabem
Ben de senin hiç adın yok
Sen zaten umursamazsın
Git/me diyorum
Kalacak kadar inadın yok
Tahammülün sınırlarını voltalıyor hala nasırlı yüreğim
Dokunmaya ürkek
Bende senin adın da yok
Sendeleyerek sıralanıyor yağmura küs bulutlar
Bu sevdayı taşıyacak kanadın da yok
Yok işte
Anlıyor musun ?