Berzah-ı Harîk
" Bir ağaç tutuşmuştu bir çiçeğin şem’iyle,
Suda yunus yanardı, o harlı yangınından;
Söndürmeseydim eğer gözlerimin eşk’îyle... "
...
Yettim aşk havli ile nergisin tiz sesine.
"Yandım !" dedi
"Koş yetiş, şemse’nin hasretinden"
"Sükûtumdan sağırdır şu ulu ağaç bile;
Ama balık şahittir, susuzluğun zulmüne..."
//
Suya hasret bulutun yağmur dualarına,
Mikail’in "amin" diye haykırdığı yerdeyim.
Avcumda bir ormana yetecek kadar suyun,
Damlasında ummanların gömüldüğü yerdeyim.
///
Bu kez karnında peygamber yok balığın,
Ve Mucize "semada yüzüyor" olmak’lığı;
Arş’ı çınlatacak bu sükûtlu çığlığın,
Yerde kimseciklerce duyulmama zıtlığı...
////
Yettim, çiçek filizi!
Az daha dayan yettim..
Nasıl dayandın söyle bu alevsiz yangına.
Söyle nereden düştü bu ateşin çıngısı
Ya bu ulu ağacı alev alev yanmaya;
Ve közden korkmamaya sen nasıl razı ettin...
/////
Bildim..!
Sırra vakıfmış suda balçık tortusu.
Suyun, çamur içinde, toprak olma arzusu,
Ve toprağın o kutsî ahde Sadakatiden,
Suda Susuz kalırsam, taş olurum korkusu !..
Deng-î Naz
24.04.25.
19.19