Beyaz Ölüm / Derin Uyku
Uyumak istiyorum anne
Uyumak
Ve
Güzel günlere uyanmak
Ahh annem ahh
Şimdi yanınızda olmak vardı
Kardeşlerim
Yavuklum
Yani bütün sevdiklerimle
Hatta
Kuzusundan keçisine her şeyle
Acısı buharında dans eden tarhana
Kuzine üstünde demlik
Yanında ben olaydım şimdi
Kuzine üstünde kızarmış bir dilim ekmek
Üstüne bol tereyağı ve acıka
Ne güzel giderdi
Değil mi anne
Belki ısınırdı ellerim
Ama olsun
Sen dert etme annem
Bilirim
Babam kollarını açmış bekler beni
Gideceğim yerde
Bol bol selamını söylerim ona
Sen hiç merak etme
Hatırlıyorum da şimdi
Kar yağınca ne çok mutlu olurdum
Koşar oyunlar oynardım akranlarımla güle eğlene
Sokakta kayar
Yuvarlanırdık karlar üstünde de
Hiç üşümezdik
Şimdi neden üşüyorum anne
O kadar sevdiğim kar
Ölümüm olacakmış
Kim inanırdı buna kim anne
Ne çoban yıldızı var gökte
Ne bir yol yerde
Köyümüz ne tarafa düşer anne
Üşüyorum anne
Üşüyorum
Tut ısıt ellerimi
Isıt beni şefkatinle
Üşüyor içim anne
İçim üşüyor
Ölüyor oğlun anne
Ölüyor oğlun
Ne güzel günlerimiz vardı seninle
Her sabah gülen yüzün aydınlatırdı her yeri
Oysa
Bak ben şimdi nerede
Kiminleyim anne
Bu kuş uçmaz
Bu kervan geçmez yerde işim ne
Sis
Soğuk
Buz
Ve ölüm
El ele
Her yer bembeyaz anne
Her şey bembeyaz
Buz kesti dağlar anne buz
Taş kesti gövdeler anne taş
Kurşun yemeden devrildi bunca beden
Devrildi dağ gibi civanmertler
Savaşı kim icat etti ki anne kim
Kim karar veriyor kaderimize
Kim gönderiyor
Bunca canı bile bile ölüme
Otursa herkes yerli yerinde
Kimse karışmasa kimseye
Memleket dediğin olsa sadece dünya
Toprak da su da yeter zaten hepimize
Oysa Bismillahla çıkmıştık
Allahuekber dağlarına doğru yola
Şimdi Allah demeye mecalim yok anne
Bizi ölüme gönderenler nerede şimdi
Neredeler şimdi hayal katilleri
Nerede bizi ölmeye terk edenler
Uyumak istiyorum anne
Uyumak
Ve
Sıcacık yuvamızda
Güzel günlere uyanmak
Uyumak
Ve
Uyanmak
.....
....
...
..
.
u y u
mak
A
N
N
E
Uyumak
Ve
...
..
.
...
Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç Sarıkamış’ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş: “İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar… İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler… Ve sağ başta Binbaşı Nihat... Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda… Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allahlarına teslim olmuşlardı.”
BU HİLAL UĞRUNA YOK OLUP GİDEN BÜTÜN GÜNEŞLERİ ŞÜKRAN VE MİNNETLE ANIYORUM.
Yanlış bir adamın hayallerinin ve kaprislerinin acı sonucudur bu elim olay ne diyelim ruhları şad olsun insan yönetmek hele hele ordu vicdan isteyen bir büyük sorumluluk olmalıydı