Beyaz Zambak
Sallanırken denizkestaneleri
Kan damlası dökülür gözlerimden
Kah dalgalar vuruyor kah kayalar
Parçalandım kum tanesi misali
Bu limandaki son vapur sevgilim
Ya ben yetişmem ya da sen gidersin
Anıları sandıklarda öylece
Hapsetmeyi güzel mi sanıyorsun
Siyah saçlarını topluyor gece
Duyuyor musun aşkın tınısını
Sana göz kırparken çoban yıldızı
Sordum kuzeyden esen ilk rüzgara
Haber getirdin mi ela gözlümden
Cevap veremeden geçip gitti ufka
Kan bürünmüş lahitten filizlenen
Şu beyaz zambak ne kadar da güzel
Vuruyor camdan içeri gönül şavkı
Deyin hele var mıdır aşkın hududu
Gözlerinin derin sularindaki
Mavi yaşlarında boğulmuşum ben
Dışarıda yağarken güz yağmuru
Yine sönmedi içimdeki yangın
Mektubu getirdi mi turnalar
Yoksa vurmuş muydu onları avcı
Hani sen kaçmıştın ya hep durmadan
Seni çok aradı demişler , yalan
Neden mi diye sorma cevap acı
Çünkü ben seni vazgeçecek kadar
Gözyaşları eşliğinde sevmiştim
Alaca karanlıkta dönüyorum
Yorgun bir savaşçı gibi yuvama
Şimdi son bir şey istiyorum senden
Bir gülümseme sadece bir kere