Beyoğlunda Bir Gece
Soğuk bir kış gecesi,
İstiklal caddesinde bir kafedeyim
Derinden, ağlarcasına çalan yanık bir keman sesi
Masamda bir bardak çay, en sadık dostum sigaram,
Ve karşımda yalnız senin hayalin...
Uzun uzun dertleştik.
Ben anlattım, sen sadece sustun
Ben yağmur olup aktım istiklal caddesine,
Sen sadece güldün...
Oysa sen!..
Çayımda şekerim,
Ciğerlerime çektiğim sigaramda dumanım,
Umudum, aşkım, korkularım, yaşama sebebim,
Hayaliyle yaşadığım on dört yıllık aşkımdın.
Ve sen,
Hala gözlerimin içine baka baka umarsızca gülüyorsun
Oysa sen,
Birazdan yarım kalmış sigaram gibi,
Umutlarımı eze eze,
Kalbimde sönmeyen, cehennem gib bir kor bırakıp
Eriyen karlar gibi çekip gideceksin biliyorum.
Bense böyle yıkık, böyle yetim, böyle serkeş
Sigara paketimi ve bütün umutlarımı masada bırakıp
İstiklal caddesinin, göz yaşlarımı gizleyen yağmurlarında
Sensizliğe,
İstemediğim meçhul bir limana kaybolup gideceğim
Belki yıllar sonra yine baş başa,
Yine böyle bir kafede,
Bakarsın bir çay bardağında tekrar seni yudumlarım
Bakarsın tekrar dumanım olursun, seni çekerim ciğerlerime
Belli mi olur,
Bakarsın yine bir masada kesişir yollarımız
Ve hiç bir zaman cesaret edemediğim,
O hep haykırmak istediğim,
Sana, seni seviyorum demeyi
Bütün İstanbul'u yıkarcasına o gün haykırırım belki...
11.03.1995.
Evet dost beyoğlu geceleri başka olur. Hele gözyaşlarını saklayan o yağmurda dolaşmak. Sonra sevgiliyi boş bir masada karşına geçirip, ordaymışçasına sohbet etmek. Bunlar aşk adamı işi. Sevda için çarpan, yürek işi. Seven sevdiği için neler yapmazki. Bir sen bilirsin, bir de ben. İyiki varsın dost. Paylaşımın ve güzel şiirin için tebrikler. Saygılarımla