Bilge
Düşlerimin dilruba çekişine,
eteğimi savuruyorum.
Paçama yapışmış çaresiz,
arkasından onları izliyorum.
Sohbete dalıyor,
boşluğa dalıyoruz.
Söz alıyorum kendimden,
diyorum;''Obsesif hayallerim var.''
Mesela bir bilge,
asılıyor evimin ziline.
Sokrates çağından gelmiş.
Haki yeşili fikrimden tutun da,
asker delisi zikrime,
acayip uyumumu farketmiş.
İsim vermiyor önce.
Kelli felli bir fıkra.
Sonra dökülüşü,kahvenin fincana
Arada bir göz kırpıyor,
hızlıca havada yakaladığım.
Başının çaresi yağmurunda,
yağmurluğunu veriyor bana.
Dökülüyor dilinden şunlar;
''Nadide bir çiçek gibi,
beyaz bir çilek gibi,
öylesine bakmalıydınız ona!''
A benim aksakallım!
Çiçeğin yerinde dallar esiyor,
titrek kollar, bacaklar!
Şimdi mi geliyorum aklına?
Sen geri dön çağına!
Ben de güzel gözlü yalanıma...
anlatım akıcı hikaye tadında kutlarım.bilgeler eskice çağlarda kaybolup gitmemişlerdir aslında şeyh bedreddin in de dediği gibi her insanın içinde bir öğretmen bir bilge vardır ancak bu bilgenin konuşmasını engelleyecek birçok da prangalar vardır kendi ellerimizle yaptığımız.