Bimekansız Bahar
Eski bir melodi çınlatıyor, cızırtılı seslerle,
Adana'nın Büyük saat civarındaki yıkık dökük Han duvarlarını...
Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu..!
Eski Han'ın duvarları yosun tutmuş..
yaşlanmış, kırık kalplere inat edercesine.
Kapılar,
duvarlar,
pencere pervazları viran,
gönüllerde ise hicran...
oysa;
Unutmayı ne çok isterdim seni bir an...!
Demiştin ya;
Mevsim bahar, adım Bahar.. !
Begonya çiçekleri açıp, portakal çiçeklerine nispet yaparken,
etrafına gülücükler saçıp,
siyah saçlarını yüzüme savururken,
bir gün kavuşmak varken,
ne olur !
benim için uzak dur dertten kederden...
Aradan geçen bunca yıllara rağmen,
Ben yine aynı o eski ben,
tek eksiğimiz;
saçlarımız dökük,
alınlarımız ak olsa da, yüzümüz kırışık...
Ne yapalım olamadık kaderle bir gün barışık,
olamadım başka aşklara yılışık..
Yani anlayacağın adı Bahar'dan gelen Bahar..!
Ben,
Hala;
ucuz Han odalarında yatıp kalkan,
seni ölümüne içinde yaşatan..
hayatı akışına bırakan...
Bimekansızım...
Sen, yine saçlarını rüzgara karşı savur,
nasılsa o kokun bir gün gelir yine beni bulur Han odalarında....
En kısa zamanda kaderle barışık olmanız dileğiyle👍
Bahar
Her daim güzeldir
Güzel 👍