Bir Adam ve Bir Kadın
Bir adam ve bir kadın
Uyumak mümkün değil
Sabahı sabah edecekler mecburen…
Kadın; o kadar çok kırılıp döküldükten sonra aşktan
Nihayet kapısını aşka açan;
“bu sefer başka” dedi “yeşermesi için sevgi taşımalıyım aşka”
Aynanın karşısına geçip defalarca kendine baktı
Baktı… Baktı… Baktı…
-ne yalan söylemeli, kadın güzeldi Allah için-
Tartışmasız kendi de kabul etti güzelliğini
“aşk kadar güzelim” dedi “aşk kadar güzelim bu gün”
Adam; aynada bakıp bakıp kendine
“Buluşmaya çok var ama… Olsun…
Geç kalmaktansa… Daha gün ışımadan yollara düşüp
1 Masa 2 sandalye kapıp beklemeliyim” dedi
“Burası İstanbul değil -ama olsa iyiydi- “ diye düşündü
“Çingene kadınlardan güller alır verirdim sevgilime ”
Ve fakat ne İstanbul’du burası
Ne de gül satan çingene kadınlar vardı ortalık yerde
El mahkûm -yol üzeri- parktı, bahçeydi bir güzel dalıp
Çiçekler koparttı -sarı-kırmızı-beyaz…
Bir adam ve bir kadın
Kır kahvesinde göz göze amansız bir sessizlik
Çaydan önce sarı-kırmızı-beyaz çiçekler
Gölgesi masaya düşen ağaçta iki serçe -sessizliği sabote eden-
Masada iki çay/ iki yürek/ iki gülüş
Bir yudum çay -ince belli bardaktan-
Soğuk mu sıcak mı? Tadı umurlarında bile olmayan
Bir fırt sigara; zehir zıkkım
Bir fırt sigara; Bol nikotin bol duman -aşkın şaşkın halleri-
Bir yudum çay; şaşkın ve fakat güzel mi güzel bir bakış
Bir yudum çay; yürek ve dil yangını
Bir yudum çay; dili yüreğine dolanan bir güzel söz
Bir yudum çay; parmak uçları birbirine ha dokundu ha dokunacak-
Bir yudum çay
Dudak dolusu bir içim bakış ve fakat kır kahvesi öpüşmeye müsait değil
Bir adam ve bir kadın
Bir yudum çay; yüreğin aklında bir güzel düş-
Dudakların aklında zincirlerini kıran öpüş
“Eğil sevgili ağaç eğil
Öpüşmek istiyorum; dallarının ve yapraklarının arasında
Gökyüzü kadar mavi ve yaprakların kadar yeşil…”
Kasım 2019- Ocak 2020