Bir Akşam Mektubu
Beş koca gecedir düşlerimdesin:
Volta atarken soğuk caddelerde,
Odamda
Ve bu son şiiri başlamışken yazmaya..
Sönüyorken kentin ışıkları:
Gökyüzü kucaklaşırken yer kabuğu ile
O siyah saçların belirir,yüreğimin üzerinde,
Ne güzel şeydir konuşmak sabahı seninle..
Beni zapt eden birşeyler var,
Yoksa hani dayanılmaz işkencedir yokluğun..
Elleriyle okşuyor karanlık yanaklarımı
Güneşden kalma bir sıcaklık,
Ve papatya kokusu işliyor tenime,
Rahatlatıyor yorgun bedenimi,
-Ki benim akşamlarım hep böyledir
Gelir; çalmadan kapımı girer,
Henüz ben buyur etmemişken
Oturur vesikalık resminin en dibine...
Bir kadının günlüğünü yazıyorum.
Yine ben yazmalıyım senin yerine:
Parmaklarını süsleyen yüzüğü yazmalı
Yada en alt çekmece'deki beyaz kazağını,
-Belki de görmezden gelerek seni,yazmalı
Kazağı işleyen kadının kırmızı ellerini,
Altın madeninde akşamı dört gözle bekleyen
Fakir ama onurlu işçinin, alın terini..
Hiçmi yazmamalıyım?
Koşarak çıkmalıyım dışarı
Ayın beyazlığını taşımalıyım karanlığıma,
Tam hapsetmişken onu kendi aydınlığıma
Yüksek sesle okumalıyım adına yazılanları..
Uyuyup kalacağım bir köşede:
Kuş sesleri ve fabrika otobüsleri
Uyandıracak, sahabın ilk ışıklarında
Solgun göz bebeklerimi,
Ve devam edeceğim kaldığım yerden
Yaşamaya
Yaşarken seni yazmaya...