Bir Aşk Hikâyesi
Aşina geldin, tanıyor gibiyim..
..hatırladım seni
Hani bezm-i ezelde bedenler ademdi
suret Âdem'e ilişmemişti
can tende değildi
dem o demdi...
Kişi kıvamında değildi
yine de ahsendi
henüz "salsal" pişmemişti
dem çiğ demdi...
Devran döngüde değildi
ruhlar haşir neşirdi
bir hengâmeydi
ismin verildi dem uyaklı çiçek
apaçık, ayan beyandı
dem, hoş bir andı
hatırladın mı
ezelde aşinalık vardı...
Hani bir nida eriştiydi:
"Ben Rabbiniz değil miyim!?"
"Belâ!" demiştik tanıklık makamında
Tertemizdik, latifdik,
henüz denenmemiştik
Yasak meyveyi tatmamıştık
Ne de sevmiştik
O dem ne demdi...
Ne zamanki can bedene girdi
araya iblis girdi
"Birbirinize düşman olarak inin yeryüzüne!" denildi, yeryüzündeydik
Nesiller Adem ile Havvaya emanet
kalplerde meveddet ve rahmet······
ezelden nişaneydi...
Devran ne kadar döndü
hesap edilemedi
sanki dündü
..dem ahir zamana erdi
zaman bu zaman
zemin bu zemin
dem bu dem
ve kazası olmayan kırk vakit...
Aşk ezeldeydi
aşina olduk
dosttuk, dost olduk
ezelden aşinayız biz
"belâ" demişiz
hatırladın mı?
Yoksa o, sen değil miydin
yoksa sen, o değil misin..
o kimde saklı
sen kimi gizlersin..
Sen sabah vaktinde açan
kuşlukta demlenen
bahar muştulu çiçek,
ben akşam vaktinde
hazan mevsiminin hüznünde
toprağa düşen lekeli yaprak...
Sevgili Dost ,
Vakit dua vakti
Arınmam gerek
Sıcacık bir kabul için
semaya uzatmadan üşüyen ellerimi
sana uzattım, hatırla o demi
tut ellerimi
tut ve ısıt...