Bir Çemberden Geçmek
iki kızıl şahin uçuyor
göğü çember yaparak
ayaklarımın altına
alıyorum şehri
ruhum yırtılıyor
buruşuk bir kağıt gibi
ruhum
alev alev yanmakta
çölü günlerce sallıyor
içimdeki toz bulutu
bir kıtlık sarıyor
Kösedağ' ını
ne kuşa ekmek
ne sevdama buğday
gurbet gurbeti çağırıyor
bir fırıncı hiç durmadan
ateşe odun atıyor
şehir yanıyor
buralar hep ağaçtı
diyor babam
ağaçtı hep
şu gördüğün bayırlar
bin ah ile
Kösedağ’ dan
dökülüyorum
duman duman
bulutlardan tütüyor
Özlem
sımsıcak bir çay
damağımda hasret oluyor
serinlemek istemiştim
bayım
su yerine
serinlemek diyorum
şimşekleri yutuyor
yağmur
sevmek
sadece ateş
yağmur ateşe kardeş
çocukluğum
asma yapraklarında asılı
bir boşluk arıyor
gülüşlerim
toparlanıyor
ateş
çöl
ve duman
umut
ekmeğe bölünüyor
ağlayan keman susuyor
inleyen ney
ölümü öldüren aşk
sevmek
iki kızıl şahin gibi
göğe ermek
sevmek
bir çemberden geçmek
Cok oldu Meryem Canpolat siiri okumayali. Inleyen nameler ,calan kemanlar, ucan kuslar ,Kösedag`in bu tarafi susuz ekmeksiz cöllerin diger öbür tarafi, duy da dinle diyen sonsuz kalabaligin ve insan ücrasi sesin sözün suskunlugun her yerini sagim, burdayim, yerim gücüm ufkum topragim var kalbiyle, bildigi gördügü dünyaya mahle kurmus meram baglamis. Okudum ve kendimi hos buldum burda sevgili Sule Meryem. Nicelerine selam ve tebriklerimle.
Çok güzeldi... Kutlarım.
'sevgi' ye değmiş şiir daha ne olsun. Kutlarım Sevgili Şule