Bir Çoban Yalancı Bir de Bu Halim Yabancı

gitmek; valizsiz çantasız sözsüz selamsız
bir kayık edası ile ağır ağır
gözlerimin kırmızısını bırakmak bir kaç eski bir fotoğrafta
rafta tozlanmış bir iki cümle
bir iki saka muhabbet gırgır
gitmek bilmeden sonunu kulaç atmak yalnızlığa
bir hırsız kaçmakta gözünüzde
çaldığı muhabbetten bilmem kaç söz
ama en yakın en ,en yakışan söz
bir çoban yalancı bir de bu halim biraz yabancı
bilmiyorum dilimin kıvrımlı hatları neden böyle cümle çıkarttı
gidiyorum bu sefer, kararlıyım
valiz toplamadan bişey almadan öylece
anahtar kapının dilinde
şimdi ilk gelenin yağmalayacağı mahremim
sanki bir inzibada gırtlaklanmış bir leşin ini
tüm umutlarla çıktığım evim
dönüşü olmayan bu yolun yeşertilmiş başında ilk soluğum bir kaç cümleyle
hakını helal et diyemediğim üç dört kişi
ve sevdiğim kadın en kıvrımlı hatlarıyla kalbimin
gidiyorum ben inan bana zonguldak
yarın seni terk ediyorum akşam namazı ile
çaydamarında kıldırır hoca farzını
yatsı sonrası çayımı mengende yudumlarım
ömrümün üçte birlik faslını ben heralde üniversitelerde harcarım
beyhude ama en tatlı günlerimi harcadığım şehir
affet beni arada kaptırdım sanada
yılmadan çıktığım o merdivenlerinde oturmak nasip olsa tekrar bana
gitmek, valizsiz çantasız sözsüz selamsız
ay ışığı edası ile kimine göre hızlı kimine göre ağır ağır

11 Mart 2010 302 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar