Bir Filizden Bin Sevdaya
Her insanın ömründe delicesine tutulduğu
kesin ve net olarak aşk bir seferliğe mahsustur ve tektir
dediği biri vardır mutlaka
benim de öyle işte
aşk dönüşü olmayan bir liman gibidir
benzetmesi ağır ama son adımını attığın uçurum gibidir
düşersin önce tutukluluk yapar gözlerin
ağlıyamayışlıklarını delikanlılığa yüklersin
kalbim ağrıyor diyemezsin de
yemeği fazla kaçırmışım,
geçen gün doktora gittim bende gizli şeker varmış dersin
oysa gizli bir kalp olduğunu kendine bile açıklayamazken
düşmüşsündür bir kere aşka
vardır elbet kalp namına göğsünde atan birşeyler
ama o kalp o uçurumdan sonra senin değildir
sende değildir
artık çırpınır durursun delicesine
o göğsünde atan şeyin hürmetine
nefes almaya başladığını düşünürsün
çünkü aşk kaplamıştır tüm benliğini
sağdan soldan aşk kelamları duyarsın
dinlediğin müziklerde
okuduğun kitaplarda
izlediğin filmlerde aşkı görürsün
ulan dersin aşk bu mu
yuh be diyesin gelir belki de ağız dolusu küfür edersin
önce haykırmak istersin
sonra susar kendi içinde isyan edersin
senin dünyanın dışındaki dünyada gördüğün aşk palavralarına
ve dersin ki ulan sizinki de aşk mı
aşkı tarif etmek mimkin değildir derler
ben de derim ki
aşk sensin
öyle birşeydir ki
sen bir kez baktığında
tekrar tekrar binlerce kez bakmak istersin aynaya
bu bakmalar kendini beğenmişliğinden değildir
gözlerinde sevdiğini gördüğündendir
insan birini sevdiğinde ama gerçekten sevdiğinde
masum gülümsemeler oluşur yüzünde
bazen kendinin bile farketmediği
suskunlukların kapladığı bir deyişle çöker hüzün bulutu
yüreğine saplanan sancının ardından kopan haykırış fırtınalarıyla
bir çırpınış kopar ki
ses tellerin koparcasına
nefesin kesilircesine
haykırırsın düştüğün uçuruma anlam yüklemeye çalışırken
aşkı anladığındaysa tüm dünyan aşık olduğun kişi olmuştur