Bir Gül Karmaşası
Yağmur yağmazdı
Bir tabure bir masa kurdum
Karşısına mavinin
Oturdum ağırdan masada bir sarı gül
Uzunca baktım mavide gidip gelenlere
Ya göktekilere ne demeli
Birer birer düşse de tutsam ışıkları der gibiyim
Gülemiyorum yaralı dudaklarım
Ağlayamıyorum yorgundu gözlerim
Ve ıslandı ansızın masaya anlattıklarım
Saçlarım düşmekte alnıma doğru
Bir deli dolu oldu etrafım
Yağmur yağıyordu
Rüzgâr yabancıydı buralara
Bir tabure bir masa kurdum
Karşısına siyahın
Oturdum ağırdan masada bir kırmızı gül
Seyre daldım gecenin tonlarını
Ya renklere ne demeli
Efsun eder durur beni şu karmalar
Dokunamıyorum ellerim titriyor
Seslenemiyorum boğazımda yumru
Ve uçuştu masaya serdiğim anılar
Saçlarım dolanıyor birbirine
hiç olmadığı kadar bir kargaşa içindeydi gece
Rüzgâr tanıdıktı buralara
Ölüm büyük bir gizem
Bir tabure bir masa kurdum
Karşısına kahvenin
Oturdum ağırdan masada bir beyaz gül
Uzunca baktım soluksuz uyuyanlara
Ya şu uyanıklara ne demeli
Biri diğerinden umutsuz diğerinden rüsva
Duyamıyorum kulaklarım korkak
Unutamıyorum kafamda cesetler
Ve soluyor masaya koyduğum çiçekler
Saçlarıma yer yer beyazlar düşmüş
Bir derin sessizliğe büründü buralar
Ölüm küçük bir resim