Bir Gün Utanırlar
Seni böyle masa da
Başım ellerimin arasında
Arsız yağmurlu akşamlarda
Ağaran saçımla sakalımla
Düşünürken,
Adresler yitiyor
Çukurlar kazılıyor bir yerlerde
İçim mengenelerde
Eziliyor bilemezsin.
Bilemezsin
Kanlı kürekler
Kanlı kazmalar ellerinde
Sulara insanlık bulaşıyor
Çağlayanlar kabarıyor acıdan
Tüfeklerin no'ları siliniyor
Atmacalar vuruluyor zirvelerde
O zirveler özgür oysa
Bilmiyorlar
Bilmiyorlar be güzelim
Parmaklarım kapıların tokmaklarında
Tezgâhlarında satıcıların
Ormanların eteklerinde
Çizilirken haritalarında
Kırmızı çarpılarında
Gırtlaklarında tırnaklarım.
Örtüyorlar bizim olan her şeyi
Topraklar bile utanıyor
Toplu katliamlar,
Yanık sesli türküler
Ne sen de ne ben de
Aşkın içinde
Hasretle söyleniyor...
Hasretle söylense de o türküler her birinde geçmişin an be an izleri var.Bizler o geçmişimizi asla unutmadık,silmedik bu günlere de geldiysek aklımızın bir yanında hep acılarımız,çığlığı makaraya sarılmış insanlar,umutlarını sürgün/cezaevleri ve ülke terkinde bırakmak zorunda kalan nesil/ler..
Bu gün daha mı iyi diye sormayacağım çünkü bu günü de yarınlarda,çok uzun yıllar sonra silivri yolları taştan/ahhh....? sen çıkardın bizi baştan diye hatırlayacaklar.
-Bazen şiir bu olsa diyesim geliyor yani Federico senin için maviye boyandı hastahaneler ama barış hiç gelmedi diyen Pablo gibi.
-Yüreğinize bin sağlıklar olsun sevgili üstadım.