Bir Güz Hüznü
Bir sonbahar akıyor gözyaşı misali yazdan,
Ve aktıkça gönlüme vuruyor
yazdan kalan
işkence kıvamında platonik bir aşkın hasret duygusu
Gözkapaklarımı her kapattığımda manalı gözyaşımı
durdurmak istercesine bir çaba, ama nafile
Sonbahardan olsa gerek, istesem de kısa kollu
mavi çizgili gömleğimle çıkamaz oldum dışarılara,
Evet, her hüzün ikliminde böyle olur,
İnsan direnir yazdan kalma duyguları
simgeleyen giysilerini giymeye.
Dışarı çıkıyorum sonra
saat sabahın dördü ve insansız sessizliği simgeliyor
geçmiş günün ağırlığını belinde hisseden kaldırım taşları
Bir sonbahar şiiri bu,
Her ayrılık ikliminde yaşanan hüzünbaz özlem
duygularını dışa vuran ve fırtına gibi esen rüzgarların
sadece seslerini dinleyip, uçan hardal sarısı yaprakların
dairesel balesini izleme imkânı bulduğum, buğulu camların
ardından bakıyorum yazı sürükleyen sonbahara.
Sürüklerken;
gözlerinle hayatıma renk katan güzelliğini
Seni içinde düşlediğim o masum dolunayımı da aldılar,
Umut iklimlerine inat bir haykırışla o gri tonun tümüne
hakim bulutlar,
Günler birbirinin aynıdır bu mevsimde
hep bir beklenen vardır
ve hiç gelmez
gelmeyecektir de
belki de budur bu mevsimi bu kadar hüzünlü kılan,
belki de budur camların buğusuna ismini yazdıran
belki de budur
seni yaşamdan yavaş yavaş uzaklaştıran...
12.10.10