Bir İstanbul Vedası
Gitmeliyim
sisli bir eylül ayında
ve günün herhangi bir vakti sessizce
gitmeliyim
ne gürleyen unutulmuş bir şarkı
engelleyebilmeli gitmemi
ne de gözlerindeki bir damla göz yaşı
usul usul ve ağır başlı bir yürüyüşle
bir sokak lambasının
gölgesinde kayıp olarak gitmeliyim...
....gitmeliyim
her adımda dikenli yolarda
yürümenin acısı yankılanırken mor semada
melankolik hüzünlerde tüterken dumanım
gitmeliyim
maziyi sukuta kurban vererek
söylenmemiş son sözleri
fısıldayarak sağır kulaklara
gitmeliyim
mavi gözlerinin ateşinde
yanarken tüm varlığım
uzaklaşmalıyım sessizce
kurban edileceğim günü beklerken
geç kalmış infazın son deminde
soğuk duvarlara yazmalıyım adını
biliyorum gülümseyerek gitmeliyim
puslu bir eylül ayında sessizce gitmeliyim
senin mavi gözlerinle ve hatıranla birlikte
o berrak mavi gözlerinde
ilan edilmiş idam fermanım
son söz söylenmiş kırılmış kalemim
artık gitmeliyim
çarmıhımı taşımayacak kadar yorgunum
benim yaşam saltanatım bitmiş çoktan
soytarıların saltanatı kalsın üstünde
ben gitmeliyim
sihirli sözlerin eski nağmelerin dilimde
gitmeliyim güneşin doğduğu diyarlara
biliyorum fark etmeyeceksin yokluğumu
seni en kuytularıma
uykusuz gece yarılarıma
ve umutsuz sabahlarıma
saklayarak gitmeliyim...
...saklamalıyım seni
bitiremediğim şiirlerimde
pierre loti kahvesinde
son kez demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim
sonra veda bakışlarıyla gitmeliyim
ve halikarnas'ın
eski balıkçı meyhanelerinde
yokluğuna kadeh kaldırmalıyım...
Suskun //
Şehirden çok geride bırakılan sevdalara isteksizce bir veda olmuş şiir
İçtenlikle kutlarım👑