Bir İzmir Masalı

bu kente, bu mevsimde kar yağar mıydı?
durup dururken; kendini inkâr edercesine.
yıllar sonra; böylesine, bozulurdu da havalar;
beni, unuttuğum yalnızlığımdan yakalar mıydı?
ömrün dönemeçlerinde, içi buz kesmiş
yüreği yorgun bir yabancıya döner miydim yine?
üşür müydüm sokak aralarında; bir başıma?
kendimden geçer miydim, köhne kaldırımlarda?
aşkın beyaz sayfalarında doludizgin;
satır aralarında iç kanamalı gezerken,
taşar mıydı görüntüm gürültülü caddelere?
içimde çığlığım, içimde ezdiğim sesimle
bilinmez yollara düşer miydim; apansız?
kolumdan tutar mıydı beni, son kez;
o çiçekci, roman kız?..
adını bilmediğim, esmer bir gül müydü?
bilmem ki neydi günüme ilişen
hayattan devşirdikleriye sevişen
küfürbaz sakızı ağzına yapışmış
gönül çelen miydi o çiçekçi kız?
yokladım durdum kalbimi bir daha
içim bomboş, içim uçsuz bucaksız.
'bu iş buraya kadarmış' dedim
sigaram da yine bitmişti zamansız
ciğerlerim göğsüme dar geliyordu
nefesim ölümmüş meğer nefesim kâbus.
demli çay keyfi kapıda dursun
vakit erkendi, daha var akşama
altımda metro telaşla yürüsün
üstümde güz güneşi isterse kudursun.
nihayet ortasındaydım hayatın
aşkla serpilip gelişiyordum
her dakika, başkalaşıyor
şakalaşıyordum kendimle ve herşeyle
varsın, sonum ne olursa olsundu.
sahi, sebahatla buluşacaktık!
yoksa, nebahat mıydı?!
ah bu kafa; hep afaki!
nasıl da unuttum o işi
hatları yine karıştırdım ki...
bugün pazar
belli ki gelmeyecek
nazar boncuklum!
güya, meserrette çay içecektik
sonra, fuarda gözden ırak
el ele verip gezinecektik
belki cesaret bulup kumrulardan
deliler gibi sevişecektik...
//kaç saattir gelmedi
telefon da etmedi
acaba, kontörü mü bitti!
yoksa, kıza deli anası
izin mi vermedi!//
...........................
durup da bir ara;
mavi dalgınlığımdan sıyrıldım:
saat kulesine baktım kemeraltından
sarmaş dolaştı akrep ile yelkovan.
vali konağı karşısında
büyüyordu zehir zemberek bir heyecan
anlaşılmaz biçimde kaskatıydı yüzler
törensel gerginlikle doluydu meydan.
akmıyordu artık su bile
uyku mahmuruydu gümüşten yatağında
sırrını sellere vermişti eski camii kapısında
bükülmüştü yorgun kollu bezirgan zaman.
legal polis copundan muzdaripti
buğday düşkünü yaban güvercinler
gayrı resmi geçitte gözlerini cin açmış
açlığın şokundan yollara dökülmüşlerdi.
küme kümeydi provakatör bulutlar yine gökyüzünde
ihanet, yazdan kalma bir telaştı solgun esmer yüzlerinde.
kanatlarıyla yarıyordu sabahı, tozu dumana katıyordu
kıyıda dönüyordu mahir martılar; illegal çığlıklar atıyordu
esrikti başları; umuda kanıyordu gözleri
gün kararmadan ip ip geçiyorlardı önümden
karla karışık yağmur altında, aşarak denizleri...

10 Ocak 2011 83 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar