Bir Kara Kış Saklarsınız Yusufun Kuyusunda

----


Bir tufan saklarsınız an be an Nuh'a koşan
Maveranda derin bir bekleyiş
Hilkate eren vakit
Ellerindeki zinciri kırarken Spartaküs
Kaktüs iğnelerine kuytulanıyordu ilahi kurgu
Dehlizlerine sokuyordunuz iklim artıklarını
Korku vagonlarında anlaşılmaz bir lehçede konuşmalar
Yalın yapıldak bir çocuğun kirli saçlarında umut
Maun çerçevelerde yırtık insan suretleri
Zamanından önce hazan hep hazan


Dibine vuruyor dünya
Kısır bedenlerden doğmuyor bebekler
Üşüyor ruhlar yabancı, kiralık tenlerden
Cezvelerde ahu dudu şerbeti
Aç susuzluklara içirmediniz


Bir kara kış saklarsınız yusufun kuyusunda
Bel bağlamaz Züleyhayı aşka küstürdünüz
Belki Ferhatın kazmasınıda kırdınız
Ezersiniz taş kesiklerinde
Haydi Keremide yakın
Mecnunu çöle terk ediniz


İki nehirde akarak çağlama hevesi
Alivyonlarında beslenerek sürünmek
Kara viyadüklere düşerken arz
Kozalı labirentlerden ruhlar ürettiniz


Cenahlarımıza katre katre tütsü
Düşsek bir ay nağmesine ah siz gerilirdiniz
Hırsızı olsak has baçelerin
Gül kokusu sizde kalırdı
Dilimize dikeni reva görürdünüz


İsli lambalardı masum bakışlarımız
Okuma kirlerimizi arındırmaktı oysa her kitabta
Merdan ve ehil
Dönse şurzal tutumlarımızda kıyamlarımız
İki deli ırmak olurdu yüreklerimiz
Balçıklarında delta olur
Denizin tuzuna dilimizi bulaştırırdınız