Bir Ölü Bir Yaralı Hoşçakal
ve bir hoşçakalı daha yüreğine gömüyordu hayat!
sesi çıkmıyordu giden gemiye el sallarcasına,
giden gemi bile değildi üstelik..
sahi;
bir su birikintisi olabilir miydi ?
gelip gidenin içine içine tükürdüğü!
gemi diyerek, deryalarda dolaşan biriymiş gibi,
abartmaya gerek yok!
bir tükürük bile olamazdı o aslında!
oysa karşıma ilk çıktıgında,
yüce dağların zirvelerinden kopan bir yürek,
engin denizleri aşmış,
okyanusa boşalacak bir can gibi değil miydi o !
ne büyük ahmaklık benimkisi,
görmediğin bir adamda,
aradıgın üç beş damla kan!
ve nasibi alınmış bir insanlık...
daha önce kimseye beslemediğim bir nefret,
ve aşkın köz olmuş hali..
senin için aldıgım şimdi son nefes,
ve defolup gittiğinin timsali..
güneşin batımıyla başlayıp,
doğumuyla bittiği çaresiz bir aşk..
unutulmuş üç beş satır şiir..
ve değeri farkedilmemiş bir kaç stabilize kelime iste..
değmeyeceğini bile bile akan gözyaşlarım,
ardından ağlamaya değiilmeyecek bir soysuz için!
şimdi nefretimin sevgimi çağıl çağıl aştığı bir gecede,
yalnızlıgıma serenat,
aşk oyunlarının bir ölü bir yaralı kapanışı,
ve cenazesi,
yarını bekliyor olmalı !...
hoşçakal gözüm,
gözüm olmayı bile haketmedin ya,
yazıklar olsun sana!
yine de.. hoşçakal..
hoşçakal ki..
toprağın bol,
mekanın da cennet olabilsin!..