Bir Ölüm Hikayesi
Sokaklar ne kadar sessiz,
Ne kadar da derin bir uykuda herkes,
Rüzgarlar bile sus-pus olmuş,
Bir damla bile yok deli yağmura ait.
Ölüm gibi herşey, kıyametin habercisi gibi...
Mevsim sonbahar, sonbahardan eser bile yok.
Caddelerden ayak sesleri kesilmiş,
Sadece ben varım gece de, sadece ben...
Kendimle başbaşayım, yüzleşecek bir aynam bile yok,
Nedir bu sessizlik, geceye hakim olan bu suskunluk ne,
Neden herşey bomboş bir oda gibi boş?
Hayat neden durdu bu şehirde,
Kendime sorduğum bu soruları neden cevaplayacak kimse yok?
Akıl almaz bir durgunluk bu...
Zaman da geçmiyor, zamanda durmadı ya,
Saatlerde mi sustu, yelkovanlarda mı yenik düştü bu sessizliğe.
'Yeter artık ne olacaksa olsun, yitirmek üzereyim düşüncelerimi,
Bu suskunluğun sebebi neyse çözülsün bu düğüm,
Anlam veremiyorum bu sessizliğin hakimiyetine,
Nereye adım atsam, nereye bir bakış yapsam boşuna.
Çöp tenekelerini yerinden oynatan kediler,
Sokak aralarında volta atan köpekler,
Onlar bile bu sessizliğin esiri olmuş.
Yoksa oldüm de benim mi haberim yok,
Yok canım, somut olan herşeyi tutabiliyorum,
En iyisi ben uyuyayım, sabahı bekleyeyim,
Belki herşey böyle daha iyi çözülür...'
Deyip sonsuz bir uykuya dalmıştı 'Suskun Şair' (Hasan) ,
Bunca soruya bir cevap bulmuştu sonunda,
Herşey çözülmüştü,
Oysa hayat hala devam ediyor...
hasan kardeşim sürükleyici bir paylaşımdı.
kutlarım seni ve güzel yüreğini tebrikler üstad
genelde uzun şiirleri pek okumam okuyunca sıkılırım ama bu şiir çok güzel çok anlamlıydı bence tebrik ederim👍🙂