Bir Ömür Ki Sorma
Oyuncaklarım çam kabuğundandı
Arpa ekmeği yediğim
Dönme dolap, atlı karınca
Nasip olmadı daha
Atla eşektir bindiğim
Yaşanan çocukluğum benim
Fabrikalarda çalıştım
İş kazalarında
Bedenleri kopan işçiler gördüm
Rıhtımlara indim gece yarıları
Gar trenlerini seyreyledim
Sevdim onbeşimde
Ela gözü, siyah saçı
Ama/ ne sevdiğimi söyleyebildim
Ne okşadım saçını...
Yaşanmamış gençliğim var benim
İnsana hayran oldum
Denize, şiire hayran olduğum gibi
Ama çekmedim dünyada hiçbir şeyden
İnsandan, kitaptan
ve şiirden çektiğimi
Yaşanmamış dev bir ömrüm var benim
Güzel ve anlamlı yorumlarınız için teşekürler. Her şair biraz delidir ne yazsa yeridir:))))
Çok güzeldi. Sade ve etkileyici...
Ömrün bir payesine değinmiş kalem,yaşanmamışı nakşetmiş kelam. Bir sınır çizmiş olacak ki kendine,evvelini sorguya meyletmiş şair.O sınırda ötesi sayabileceğine adımlar katık edebilmek için öncesini bilmeli,öncesini denk edebilmeliydi yitirdiği zamana.Bu yüzden yaşanmışlıklardan çok yaşanmamış çocukluk yer etmiş sayfada.Çok iyiydi,sadeliği,sesi,nitelemeleri. Teşekkürler mükellef paylaşımından sebep şaire.
İnsana hayran oldum Denize, şiire hayran olduğum gibi Ama çekmedim dünyada hiçbir şeyden İnsandan, kitaptan ve şiirden çektiğimi Yaşanmamış dev bir ömrüm var benim İnsana hayran olmak felsefi olarak doğru bir tanım.Yanlız bu işin aması var.Çünkü insan aynı zamanda insanlığın kurdu.İnsanı yiyip bitiren fındık kurdu.İnsanlığın içine girip onun içini sürekli boşaltan kurt.Binlerce örneği var.Biz şairin gözünden bakmalıyız.Olumlu olarak.Şiirlerden ve kitaplardan çekmek işi galiba olumsuzun olumlusunu düşünmeyi gerektiriyor.Her yaşamda derin izler var.Biz sadece bizi çok etkileyenleri su yüzüne çıkarırız.Yüreğinize sağlık.Sevgili şair.Sevgiler.😙😙😙😙😙😙