Bir Şehir-Beş Şiir
//
Bileklerim asılı meydanda ki uzun söğüt dallarına,
Çentik çentik alnım öyle upuzun acı bir aşk misali.
//
Cigara ucundan küllere yansıyan yırtık pırtık döğüşler,
Sırf yakamoz hallerde mai intiharına meyl etmek için.
Ortalarda bir kadın güneşini çıkartıp asar dudaklarına,
Gözleri koşturan bir hayalet elinde ayna takılır peşine.
Yokuş yukarı doğan bembeyaz güvercinlerin yırtık göğü,
Bir bulutun tebessümlerinden kendine bakar mı acaba?
Kız Kulesi kentin sol yanına asılı aruzu noksan divan şiiri,
Belirsiz şairin ellerinde masumiyetini yeniden yaşayan.
//
Yalnız kıyılarıma yanaşıyor;
Filikasız bir vapur,
Ne el sallanmakta,
Ne bir mendil ne bir kol,
Çok seneler oldu gelen yok,
Pektabi giden de,
Uçsuz bucaksız dalgaların arasında,
Mendirekleri ısıran çehresiz rüzgar,
Ayalarımın kesiklerinden,
Feri kaçmış tümcelere sızıyor.
İki katlı ahşap bir binanın,
Tahta parmaklıkları,
Üzerimi kapatıyor gündüze,
Gece,
Ve yine bardak bardak,
Yağmur içen gece,
Yegane oyuncağım,
Mehtabın saçlarından yelesini yapıp,
Artık sallanmayan beşiğimden,
Oydurduğum,
Simsiyah bir kısrak,
Nefes alıp veren aşk ile.
//
Sunu//
Uzaktan uzağa bir tren sesi duyuluyor,
Melek düşlerinin üzerinden geçen,
Ölmekse ölmek yarı yaşar bir kent gibi,
Yaşamaksa en alasıyla İstanbul misali.
Çokça güzeldi tebrikler.
İncisini boynuna asmış enfes bir şiir..
Kutlarım şairim...👍
metin.... eğer şehir istanbulsa ve konu yaşamaksa alası burada evet
şiir mi fazlasıyla şiir....
tebrikler👍👍👍👍👍
umarım gene senin bir serindir. eğer öyle ise devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim.
tebrik ve teşekkürlerimle metin
tabi ya dedi tabi yarın 19 mart seninle sevgili olduğum elini ilk tuttuğum gün ve kadıköy iskelesinde 12 vapuru eğer demişti sevdiği kadın eğer unutmazsan bu anı bir ömür katarım ömrüne
---sahne 4---
koşarak gitti balıkçı barınağına pos bıyıklı ihtiyara eğer beni şu vapurdan önce ulaştırırsan karşıya cebinden bir hayli para çıkarıp bıraktı bir kenara hepsi senindir dedi __hadi bakalım zor ama deneyelim. motoru hırıltısını sona dayayan kol deniz bağrına dayandı yol
---sahne 5--- düşerken çiseleri yağmurun vapur dayanmıştı rıhtıma artık bu gecikme koparmasa onun elini tutma bahtıma daha yanaşmadan taka atladı karşı rıhtıma koşarak ve kalabalığı yararak yetişti vapurun dağılan kalabalığına gözlerinde yoktu aradığı kadın koştu içine vapurun biliyordu sevdiği o araka bankta bekliyordu bir çırpıda ulaştı oraya ama kimseler yoktu bankta bir not geç kalmayacaktın çöktü kaldı insanlar doluşmaya başladı aldırmadı paketinden bir sigara bir sigara daha daha yaktı karşı kıyıya vardığını vapurun rıhtıma çarpmasından farketti titreyen dizleri ve soluksuz ciğerleriyle kendi dışarıya zor attı
---sahne 6--- kalabalıktan kaçmaya çalışırken sevdiğini karşısında buldu.