Bir Şehri Hançerlemek
Aslıda ilmeği geçirmek vardı boğazına
Fakat
Ne urgan vardı boynuna uygun
Ne de öylesine heybetli darağacı…
Çarmıha germeyi düşündüm;
694 yıldır semalarında ezan sesi yankılanır.
Yakıştıramadım…
Kellesini alsam;
'O dağı ayırsam gövdesinden’ diye düşündüm
Kayıhan’daki demirciler ‘Öyle bir kılıç yapılamaz’ dediler
Masamune yaşasaydı
Japonya’ya gidip ona sipariş ederdim
Hanjo gibi efsanevi kılıç…
Ama 14. y.y. çok eskide kaldı…
Göğsünü yarsam;
Nilüfer deresine akıtsam kanını!
Bedesteni kazısam böğründen…
Fazla kırmızı…
…
Bugün o şehri
Ardımda koyarak kurşunluyorum,
Seni de birlikte,
Aklımdan silerek gömeceğim…
Feragat ediyorum,
Benim için ettiğin dualar ve niyazdan!
Biliyor musun anne, üşüyorum…
Düşüyorum…
İçimdeki çiçekler solgun,
Kelebeklerin hepsi ölü…
Ben vazgeçtim artık
Baharlardan ve yazdan…
Çıkıyorum hayatından…
Göçüyorum… Birazdan…
Kaşlarını çatma öyle
Orhan Gazi’ye
Selam söyle…
Antakya, 09 Şubat 2020