Bir Şehri Terk Etmek

Bilmem kaçıncı kez

Bir şehri terk etmenin mağrurluğu bu.

Bu son, bu sonların bitmeyen bi tekrarı.

Anason değil

Olsa olsa denizi saran yosun sarhoşluğu,

Birde bilmem kaçıncı çayın gastrit tortusu.

Çiçek satan bir kızın gözlerine baktım bu akşam,

Neye bakarsa onu görürmüş insan,

Bir tutam papatyadan af dileyerek ayrıldım oradan.

Bi çiçek alsaydın fena olmazdı diye de

Takıldım kendime,

Utangaç bir çocuk gibi bi poşete soktuğum çiçek demeti geldi durdu gözümün önünde,

Sonra çiçekten utanıp göğüs hizamda taşımanın gururu..

İnsan çiçeği de insanda yeşeriyormuş vesselam.

Ben bir papatyayı gömleğimin cebinde soldurdum,

O gün bu gün,

Af dilerim Tanrının göğsüme emanetinden.

Ki hala yakıştıramadım bir çiçeği ellerime,

Çok zaman sonra bi keresinde,

Bir çiçek satıcıyla geldim göz göze,

Bi demet çiçeği tutuvermiş oldu elim,

Aklıma geldin bırakıverdim sadaka isteyen bi dilencinin önüne.

Nasıl sövdürmüştür kim bilir

Karın doyurmayan bir çiçek dilencinin gözünde.

Hala geldikçe aklıma gülümserim.

O çiçeğin makus kaderine..

İki gece arası,

Bir şiir rehin aldı yastıkla yorganı,

Perdesi rüzgara eşlik etmesin diye kenara ilişen,

Bir pencere getirdi kokunu.

Bir yıldız belirdi gecenin şavkından,

Bilmem kaçıncı kere,

Aynı şarkı bağdaş kurdu dilime,

Sol omzuma gizlenen buse bilmem kaç kere.

Gece'nin Gülce'sini ben doğurdum yüreğimde,

Her gece aynı silahla ben vurdum beni,

Otuz üç kurşunun otuz üçü de!

Ben taşıdım cenazemi her doğan güne.

Aynı duaya amin dedim

Çok amin tevekkülüm yettiğince.

Bir şehri terk etmenin palavrası bu!

Gastrite selam duran midenin ayrıca çay arzulaması gecenin üçünde.

Özlemenin hemşehrisi olmak kolay mı?

Kolay mı gömleğin cebinde solan papatyayı

büyütmek göğüs kafesinde?

Ne gelirse başımla gözüm üstüne.

Gün eksilmesin pencerenden Gülce.