Bir Şehrin Hikayesi
Sokağa çıkan sarı çocuk gibi
Çıkmış bugün güneş
Şiirler yazılmış bu şehire
Krallar ölmüş padişahlar boğdurulmuş
Şimdi biz rakı döküyoruz içimize
Martı çığlık atarak kaçıyor
Akşam caddede göz göze geldiğim
Yüzü güzel bir kadın gibi
Bakıyor bu şehire ay
İnsanlar ölmüş bu şehir için
Prensesler öldürülmüş sultanlar zehirlenmiş
El kadar şehzadeler boğdurulmuş
Şimdi el kaldırıp iki olsun diyorum çay
biri açık
Kediler dolanıyor ayağıma
Makas alıyorum sevgilimin yanağından
Yaylar gerilmiş oklar çoktan atılmış
Bir sultan kayığı hayaleti geçiyor boğazdan
Denizden yeni çıkan kız gibi
Şu kız kulesi
İstanbul’u boğazından öpüyor
Ben viskime buz atıyorum
Tadını bozuyor diyor biri
Arnavutköy’de bir balıkçı yanımda
Oltayla yıldız tutmaya çalışıyor
Biri Anadolu yakasını tutup çekmeye
Çalışırken
Kopacak diyorum misina
Bir kadın kurşun gibi geçiyor arkamızdan
Birden …
Yaa dostlar
Ben kuru çeşmede hep sırılsıklam sarhoştum
Fatih dün almış gibi buraları
İnsanlar hala bölüşüp duruyor
Anlaşamıyor
Şairler ölmüş sultan padişahlar
Peygamber bile kalmamış
Depremler olmuş insanlar ölmüş
Hanlar yıkılmış paşalar öldürülmüş
Bu şehirde
Ben karaciğerime düşen alkol gibi
Kıyılarına düşüyorum
Anason kokuyor kadınlar
Üzüm kokuyor
Fermante oluyor içimde bütün ayrılıklar
Kulaklarımda unutulan şarkılar
İstanbul istanbul istanbul
Okuduğum en özel Fırat Bahşi şiiriydi ve İstanbul'u anlatmaya çalışan benimde yüzümde tebessüm oluşturdu. Kutlarım, nicelerine.
hak etmiş , kutluyorum.. sevgilerle..