Bir Yalnızlığım Var Benim
Bir yalnızlığım var benim
Dudaklarımla örtemedeğim
Kan kan ellerimde titrediğim
Her tekerrürde
Harf harf vurulup
Yüzü koyun ayaklarına serildiğim...
Bir yalnızlığım var benim
Hüznün tâvafında
İki cihan arâfında
Tenha özlemler çalan
Çıplak şarkılar nakaratında
Yedi düvele salık
Hercai ağlayan
Taş yağmurlar baharında...
Bir yalnızlığım var benim
Kanıma ferman
Kurulmuş dâra hükümrân
Vur deyince
Vurmaya amâde
Hükmü haram bir kedere ölesiye râm.
Yani buyurgan
Yani her karanlığımda ruhumun kuytularına sızıp
Yastık altı hülyalara mevzilenmiş
Gün görmez muştuya sapan
Gönle katran
Tel örgüler tadında
Acıya baldıran...
Bir yalnızlığım var benim
Leyla'ya Cinnet
Şirin'e Hicret
Zîn'e Mem
Asl/olana Keramet...
Öyle ki;
Diğerkâm Aşk'a davet
Bir nazara minnet
Arz-ı endama servet
Işığa nur
Karanlığa hidâyet..
Bir yalnızlığım var benim
Boynu bükük papatya falı:
"Ölüyor...Ölmüyor..."
Bağrı deşik Kudüs misâli
Yanıyor...Sönmüyor!...
Kırgınlığımın çarpıntısı
Susuzluğum...
Deniz divânesi yakamoz kırığı
Vurulduğum...
Sözümü aşan nehir
Ç/ağlıyor...Susmuyor...
Bir yalnızlığım var benim
Hurda ömür tezgahında
Yamalı hislere eğreti tamirat
Yenilenemeyen pörsümüş sevdalara
Unutulmuş hatırat.
Âdem'den doğma
Nebî'den yara
Ve sülb-ü ahirden taşma
Çiy tanesi orucunda
Ha düştü,ha düşecek...
Toprağa hemrâh
Hasrete debbağ
Vuslata derin bir "ah"
Ha dirildi,ha dirilecek...
Bir yalnızlığım var benim
Satır aralarına sığdırılamayan
Fersah fersah sineye ırak noktasız bir bilm/ece/nin
Sağır ünlemlerle sallandırılırken gövdesinden her gece
Rüzgar rüzgar sesine titrediğim
Ve tel tel zerrelerinde eridiğim...
Dem diye diye
Demlenemediğim
Binlerce "Yetmedi..." inleyişlerinde
Bir kez olsun
Ardı sıra yetişemediğim...