Bir Yanılgı Destanı
yine bir gergin akşam çöktü umutlarıma
çırpınır parçalar göğsünü bir iki yıldız için
öylesine boşlukta dayanaksız ümitsiz
sırtında koca bir dağla
kalakalmak ne kadar zor
bilir misin ?
başımda yine duman,
sislerin içinden boşaldı uçurumlar
her adım bir depremle sarsılıyor
her hücremde kederler yeniden diriliyor
açmış ellerini seriyor sıcak fettan ışıklar
birbirine dayanmış cefa, keder, elem ile acılar
sarıyor bedenimizi ufak ufak bulutlar
oturdu yanımıza bir yalnız adam
parlıyordu gözleri azıcık bir ışıktan
lafı derinden ta damardan geliyordu
dünyayı toparlayıp içine çekiyordu
bir kadeh bir kadeh daha devirdi içimizden
kör kütük geçmiştik kendimizden
anladık anladı bu adam halimizden
içmedi bir yudum rakımızdan
kopartmadı yırtmadı derimizden
içimiz bir ısındı bir ısındı ki
damla damla konyaktı akıyordu
önümüzde bahsettiği sandıktan
Berrak pınarı doldum duruca akıyorum
İşte bu yeşil fesim hak dedi takıyorum
sandık ki yeni bu adam hele daha alışır
ayrılmaz bu buluttan elbet bize karışır
belki de uçan halı yıldızlara ulaşır
üstümüze sanki Kuran okudu durdu
biz dinlerken dolarla canımıza okudu
gözlerimiz gördü dağlar fare doğurdu
bağrımıza kor ateş alev alev oturdu
yedi yeşil başlı ejderha kurdu kulelerden
kanayan her bir taşı tıkıldı şüphelerden
gözü yaşlı başörtüsü bağrına bastı
kurtardı esaretten sonra baltayı astı
yıllar sonra ayıldık birkaç kişi bu aşka
meğer onun içi bambaşka!
anladık dost başka şeytan başka
çiğne çiğne dep dep bir iyice dört duvarları
çevir döndür at ırmağa uyuşuk davarları
boza pişir ne güzel mazlumun tepesinde
hak savrulur cömertçe devletin yelkeninde
inen her bir zulüm sana kahraman değerinde
uçtu semaya kalkan eller şimdi mahşer yerinde
yerin üstü rezalet altı bizim oldu artık bu devirde
01/02/2020 yağmur…