Biz Avuç İçimiz Gibi Bilirdik Onu

avuç içimdi Beyoğlu...açtım

levanten fiyakalı takım
İtalyan bir kravat
Fransız şapka
ve yapraklı nüfus kağıdımla ben
cebimde bir bonne nuit
iki de 'oh la la'
Grant rue de Pera dan
Cezayir sokağına gidiyordum
tek vagonlu kırmızı tramvayla

deniz gökyüzü olmuştu,
ters dönmüş şemsiyeye
sokaklar yağmur lekesi
kapı önlerini süpürüyordu
az önce kazak ören ellerin süpürgesi
inanılır gibi de değildi
yüzlerce martının ,
sandal ağaçlarına tünemesi

saçak altında yaşlı bir ressam
eski bir şövale
üç beş gölge
ve ışık oyunları acemice
kara tuvalde,
beyaz guvajdı sanki gece
rugan ayakkabı
siyah dantela
kıvrılıp bükülüyordu fırça,
karpit ışığındaki azla
karlarda sevişircesine zenci bir kızla

gece beyleri , oğulları
dile düşmemiş hikayeli kadınlar
ve ayrı dünyaların efemine erkekleri
karanlıktan saklanıyordu Lebon da
Anahit'in akordeonunu çalmıştı çingeneler
musiki sessizdi çiçek pasajında
Fransız tiyatrosunda,
son repliklerini ezberliyordu
Afife Jale'nin Jale'si
bulvar sisliydi
yastaydı,
milyon kere Ayten'in öldüğü
Markiz pastahanesi

avuç içimdi Pera,
bıraktım boş bir kenara

suadiyekasımikibinonsekiz
Demir Mutlugil

08 Kasım 2018 807 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar