Bize öğretilen
Önce bir kuş olsam..
Düşsem; kanatlarımla uçamıyormuşum gibi.
Süzülsem yükseklerden;
Çırpınıp da tutunamıyormuşum gibi.
Tutsan beni.
Gökyüzü de yabancı oldu artık bana;
Uçurtmalar uçacak terk ettiğim semalarda ...
bir sağanak öncesi çiğ tanesi olsam,
Öpsen ıslaklığımdan...
Ve düşünsen beni hiç tanımadan.
Kursan hayalimi belleğinden alıntı bir hevesle;
Bir zamanlar olamamışlarının yerine konsam.
Kırılır mıyım ki senin o naif teninde
Düşsem bir gün bedenden öte o imkansız yerlerine.
Nasıl bir belirsizlik
Tariflerin yolu kayıp.
Belki de ben bu değilim, ben ya ben değil de bir düşsem?
Kimsenin kimseye asıl olarak yerleşmediği
Hep bir misafir gibi ağırlayıp yolcu ettiği
Tuhaf bir ziyaretten ibarettir hayat.
Kiminin giderken yeniden doğuş,
Kiminin yok oluş diye bildiği.
Ben de bir Tanrı misafiri olsam,
Beni o cennet gözlerinde ağırlar mısın,
Yüce yüreğinde yerin var mı; konaklatır mısın?
Korkma sonsuza kadar değil
En çok kendi sonuma kadar durabilirim
Eğer kalk git dersen bir gün
itirazım olmaz sana, itaat ederim.
Korkma;
Zaten hayal kuruyoruz şunun şurasında,
Ne sen varsın ne de ben varım gerçeklerin dünyasında.
Bize yalnızca hayal kurmayı öğrettiler,
Onları gerçekleştirmeyi değil ki...