Bizim Hikayemiz
Hatırlarmısın ilk tanışmamızı ?
benim için
bir «merhaba»'da başladı
yıldırım misali bir aşkın
o doyumsuz
o tatlı meltemi
bir çift gözün kirpik kırpıştırması
bir tatlı tebessüm
bir afet göz süzüş
aldı işte o an
tüm irademi serden
bir kaşık suda bile boğulan ben
nasıl direnirdim bu okyanusa
ve bir ben,
daldım o an benden içeri
tıpkı;
deniz altında -apayrı bir dünya-
bir
-NÜ tablo- seyreder gibi.
Yani bir daha
yeniden
azğın dev dalğalı
ve dingin
ve yitik o su da
«O» sözlü
ben -gizli gizli-
randevû verdim tanrı eros'a,
ah ahmet !
doldur şimdi gözyaşlarını
yüreginden , bir tasa
madem karşılıksız sevdin
her aşık gibi yana yana
iç şimdi gözyaşlarını
iç kana kana
gör ne yaman esmiş
ah ne yaman
kışın zemheri değil
sevda rüzgarı bu
hani
aşk gelince akıl terkedermiş'ya baş'ı
işte ömür denen bu yolda,
bu kaçıncı kavak yelidir acep
yine başımda esen,
unuttuuum dostlar unuttum.
Tek bildiğim
"O'nda yaş ; "cihan beğendi"
bendeyse
tam kırk dört....
Bak !
bunca yıllık bu özlem
ahengini tümden yıkıyor
bu rezil
sensiz yaşamın.
Yıllarca
bir kanser illeti gibi hep sarsıldı gövdem
kulaklarım hep özledi sesini
bir yanardağ gibi kavruldu bedenim,
tenim
ağaçlar ayakta ölür
bilirim.
Yetmezmi
ey sevdigim yetmezmi ?
el ver
yüzümü güldür
yoksa
iflah etmez bu yara
ama !
öleceksem de
ne olur
beni
sen öldür.
22:04:1999/14:08:2000.
Çiğli/Egekent