Boşluğa Salmış
Simit istedi canım!
Her zamanki yerinde yine simitçi…
Ve aynı yerinde yine gözlerinin,
Kahkahalar savuran bir çocuk…
O kahkahalar için istedim belki de simidi…
Sonra balonları gördüm,
Gözlerim bir kuşun kanadında takılıp kalmış...
Tam arkasında kuşun pembe, sarı, mor balonlar…
Biri bırakmış iplerini,
Uçmak daha yaraşır onlara demiş belki.
Kalbi sıcacık biri,
Sabah fırından alınan
Taptaze ekmekler gibi…
Şefkat kokuları saçıyor olmalı çevresine.
Bir çocuk belki de
Ya da kederli bir genç kız,
Gözleri bulutlarda gezen…
Gökyüzüne sığınan,
Unutmak için köklerini…
Balonları boşluğa saldı biri…
Başka biriyse sıkı sıkı tuttu bir şeyi;
“Benim o” dedi, geçirircesine
Bir kedi pençesini.
Asla gökyüzüne kaymadı gözleri,
Hep bulunduğu o noktadan
Seyretti hayatı.
Çok yakın tutarak mesafeyi
Kocaman yaptı nesneleri, insanları.
Büyüttü anlamları,
Ayırdı tanımlarından her şeyi.
Dudaklarımda susamlar,
Gözlerim hala balonlarda…
“Biri var!” diyorum “buralarda bir yerde.
Yüreği taze ekmekler gibi sıcacık,
Yeterince uzaklara kaçmış ruhu.
Küçültmüş yeterince her şeyi…
Gevşemiş sonra yavaş yavaş parmakları,
Boşluğa salmış tüm balonlarını…”