Boşluğun Dayanılmaz Ağırlığı
Hoş bir kentin caddesindeyim,
Çok geziyorum vesselâm,
Pek uzun bir cadde bu,
sanki otoban.
Bir dağ gözüküyor; yolun sonu galiba
İşte bu dağ kesiyor yolumu,
Ben uz gittikçe,
dağ nasıl da kaçıyor.
Dönüş yoluna düştüm şimdi,
Tepelerin arasından akıyor orman,
Yeşilin tadı da damağımda,
Eskiden ne canlı olurdu bu kırlar,
Ve turkuvaz harmanı bahar.
Baksana şimdi etrafına,
Sanki dünya değişmiş de,
Kimse yüz vermiyor eskisi gibi,
Dağlar ne kadar yavan,
Yalandan esiyor sanki rüzgâr,
Ne kadar plastik bu çiçekler,
Ne kokusu hoş geliyor,
Ne de rengi sahici.
Gör işte hâlimi;
sen olmasaydın sinemde,
O kadar boş olurdu ki içim,
Dünya sığardı belki içine,
Evvelce gül kokan yârim,
yüreğimde solardı, sinsice
Yani, düş kurmasan dünyada,
yâr neye yarardı?
Yokluk ne kötü bir şey;
Bakardı belki boşluğun rengine,
Kan çanağına dönerdi gözüm..
29-30.07.2008
Unutulmus gerceklerimizi alt temasında barındıran bu anlamlı şiir için kutlarım yazarımızı...ud83cudfbb