Boşluğun Kaburgası
karıştı şehrin korosu
camı açınca sızanlar oldu
yürekleri ile harfler düşürdüler içine
aynı nakarat
koridorda bir gölge
son ana ait bir lakırdı
mimlendi gözlerin beni görünce
artık söylediklerine tersinden inanıyorum
seni duymama çabasına erişen kulaklarım
biliyor böceklerin nerede gizlendiğini
uzun saçlarının yansımasını karşı binaya değdiren
bakışlarını kaçırıyorsun benden
gem vurulmaz bir arzuyla çıkmıştın merdivenleri
her düzlük bir korku sağanağının dibi
esneyen kapıların ardında seni yutacak kıskançlıkta
seri katiller yaşıyor eldivenlerine gizlenerek
korkuyorsun ya
inliyor son kattaki sevgilin
perdeleri aralayıp azdıran rüzgar
ve tınısına kapılan boşluğun kaburgası
saklanıp ağzının arasına bir sigara bile yaktı
olmuş bitmiş tavanlar
ve kirlenen bütün beyazlıklar adına
çatısına akan kırmızı çiçeklerin dokusu
havalandırdıkça eteklerini
dantelli uzun bir yolculuğa başlıyor dilim
beni öldürüp benim yerime
seni okşuyor sevgilin.