Bu Aşkın Rahmi Döl Tutmaz
kanayıncaya dek dizlerim, aradım tesellisini;
neydi bu şehrin yalnızlığı, şehrin bu arsızlığı neydi?
tensel fısıldamalarda sezemiyorum artık o safi aşkı,
ilk anki gibi.
gözlerde başkalarına verilmiş sözler,
sözlerde başkalarına dokunan gözler, benim değiller...
başkalarında kalmış kalplerden arda kalan soğuk bedenler,
benim değiller...
onda kalmışlığının kuytu sesleri, didişirken nefesimle;
ellerimle soyuyorum transparan asaletini, bedeninden sessizce...
bu aşkın rahmi döl tutmaz zira; küçüldükçe, talep azalır aşka
bir adım sonrası, kanatmaya başlar eski yaraları, ilk gün ki gibi!
bir nefes sonrası, müddetsiz bir git saklar avuçlarında ki
zerre tahammül beslemez kalbinde...
damla ıslaklığında kapıya koşar avuçlarım.
sana açılsa da kapılar, bana kapanır, ardından bakarım
ve hiç ıslanmaz gözyaşlarım...
iyisi mi, birdaha doğuramayacağın güneşe gebe kalma!
gebe kaldıysan da bir kez, yüz çevir güneşe ama asla al-dır-ma !
bedeninde kokumu arıyorum şimdi, kaybolsada diğerleri arasında, usulca...
maksat beni sende bulmak değil; o masum kokuyu, kirinden kurtarmak aslında !