Bu Bambaşka Bir Sevgi
dokunur yüzüne kuru bir ayaz gibi
soğuğu hissetmez taşlaşan kalbi
isyanı suskunluktur kış ayında yaz gibi
bir yağmur tanesidir ağlaşan sinesi.
...
ben suskunluğumun yanında sana küçücük bir hayret taşıdım... tükenmek bilmeyen sonlara inat bu sefer son kez! acı çeken yüreğimi acı çektiğini bile bile sana açtım. etraf karanlık gözlerin ise pusluydu. siyahtı bedenimiz. gölgemiz ise yerinde yoktu.
bir başka hasret bu sana
bağlanan tesadüfü yağmur sağnağında
korkularda bir bebek bu
yaşayan ölüyü aşkım... diriltir yatağında
son kez dönüp bakar ''dön'' demeyi bekler
aşkına.
eser kuru bir ayaz onun nefesiyle
ikilemde kalır keşmekeşliği
soğuk teninin içerisinde...
kaçan adımlarda bir hayat beliriyordu. maymun iştahlı gençliğime isyankar bir hal içinde, son günü olan iyiliğime yabancıymışım gibi bakakalıyordum. ''dön'' desin diye binlerce kez tanrıya yalvarıyordum. sesim gırtlağımı yırtıyordu sanki. hapsoluyordum kendi çığlıklarıma. göz bebeklerinde görüyordum ağlayan yüzümü, şaşırıyordum...
tümüyle bir endişeydi karmaşıklığım
yeteri kadarıyla alışmadık belki de
korkunç bir hayalde saklanmışım
seni... seni... seni sevmişim iyiki de...
işte ben bu sefer vazgeçmedim sevdiğimden... isteklerimi aşk tomurcuğu kabul edip. bir masal uydurdum sürçi lisanımla. ''aşk olsun'' diyebilmek için en sonunda...