Bu Bile Yeter

küser ya bize güneş hep bir geceliğine
günün karanlığa düşeceği o kızıl anda
ay usulca giriverir masalsı gecenin koynuna
gizemli bir ateş parçası gibi
sessizliğin sayfasına hiç dokunmadan ,
yüzünde tatlı bir gülümseme edasıyla
süzülür telaşlı yıldızların arasından
dans ederek yükselir gökyüzünde ,
sayısız kopyasını serer büyülü pırıltısıyla
çalkalanan hırçın denizin üstüne ,
kaç hayal boğulur çırpınırken o an dolunayda
kaçı kavuşup gider el ele , diz dize , göz göze
haydi sayın desem , sayabilir misiniz ?

...

hani ,
hani şarkıdan önce
bir keman girişi vardır ya bazen
inceden değiyorsa kulaklarınıza
hatta duymadan da hissedebiliyorsanız
titreşimleri bam telinize vuruyorsa ,
mevsim hazana döndürmüşse yüzünü
hüzünle de az buçuk tanışıyorsanız ,
bir türlü elini tutamadığınız sevgili
üstelik yanınızda bile değilken
aklınıza düşüveriyorsa birden
ıslak kokusu burnunuzda tütüyorsa ,
anasonlu bir akşam artığıysanız hele
sabahı unutmuş bir geceye kucak açtıysanız ,
sahildeki deli dalgalar kıyıya vurdukça
zamanı yudumluyorsanız buruk tadıyla
hem de hiç kimseye belli etmeden ,
içiniz kabarmaya başlar
acaba neden ?
neden susar diliniz
dalıp gidersiniz çok uzaklara
öylesine , hiç kımıldamadan ?
en yakınınızla bile paylaşamadığınız
hep kendinize sakladığınız gizli duygularınızı
içinize saplanan o derin sızıyı
haydi anlatın desem , anlatabilir misiniz ?

...

anılar yeniden yazılırken suyun üstüne
ağlama seslerinin yankısını duyarsınız belki ,
hiç duyulmayan hıçkırığınız yırtar geceyi
kopan fırtınaları kovamazsınız içinizden
çözmek isteseniz de yüreğinizin kelepçelerini
kördüğüm olmuştur , bir türlü çözemezsiniz ,
kanayan yaralı gönlünüzle siz
ne denli çok isteseniz de
silemezsiniz tüm yıldızları gökyüzünden ,
hep ötelediğiniz toz pembe umutlarınızı
avuçlarınızdan bir çırpıda boşaltıp ,
ruhunuzun karanlık odasına dalarak
haydi ağlayın desem , ağlayabilir misiniz ?

...

üstüne iliştiğiniz kayalığın etrafında
ateş böcekleri oyuna dalmışken
denizden esen yel hafiflemişse
yalnızca kıyıya vuran minik dalgalar
sessizliği bölüyorsa arada sırada ,
kızıl bir ağırlık çökerken göz kapaklarınıza
sarhoşluğunuz kilitlenmeden geceye
saatleri erittiğinizin farkında bile olmadan
hala batmayan ay ışığında
tüm umutsuzluğu paspaslayıp içinizden
sevdanıza sarılırsınız hiç olmazsa ,
derin bir tutkuyla , yapışıp kalırcasına
işte , işte tam da o an
haydi bırakın desem , bırakabilir misiniz ?

bu bile yeter
bu bile , ah !
ya bu da olmasa ?


10 / 2009 SIĞACIK

05 Nisan 2010 43 şiiri var.
Yorumlar (10)
  • 14 yıl önce

    anlatımınızdaki sıcaklık ve içtenliğe hayran kaldım , tebrikler Ayhan bey hani ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi duygular ... tebrikler

  • 14 yıl önce

    küser ya bize güneş hep bir geceliğine günün karanlığa düşeceği o kızıl anda ay usulca giriverir masalsı gecenin koynuna gizemli bir ateş parçası gibi sessizliğin sayfasına hiç dokunmadan , yüzünde tatlı bir gülümseme edasıyla süzülür telaşlı yıldızların arasından dans ederek yükselir gökyüzünde , sayısız kopyasını serer büyülü pırıltısıyla çalkalanan hırçın denizin üstüne , kaç hayal boğulur çırpınırken o an dolunayda kaçı kavuşup gider el ele , diz dize , göz göze haydi sayın desem , sayabilir misiniz ?

    Günün inciliği nasıl da yakışmış şiire... Kutluyorum sevgili insanı.

  • 14 yıl önce

    hüzünle de az buçuk tanışıyorsanız ,

    az buçuk mu...

    derin bir tutkuyla , yapışıp kalırcasına işte , işte tam da o an haydi bırakın desem , bırakabilir misiniz ?

    bırakmak mı...

    çok güzeldi çook.. tebrikler

  • 14 yıl önce

    samimi anlatım... yürekten dizeler....

    tebrikler ayhan bey, sevgiyle kalın👍👍👍👍👍👍

  • 14 yıl önce

    Siiriniz aldi götürdü beni uzaklara...

    Anlatimi cok duru, sevdim. . .

    Yüreginizi Kutlarim icten

    Sevgi-Saygimla. .